18 Eylül 2023 Pazartesi

Talk to Me

Avustralya'lı YouTuber ikizler Danny ve Michael Philippou'nun ilk uzun metraj filmi olan Talk to Me, çığlık attıran bir korkuyu, hem de psikolojik gerilimi ustaca harmanlayan zeki bir gerilim filmi. Film, ergenliğe özgü korkular, yas ve bağımlılık gibi çağdaş konuları ele alırken, doğaüstü bir cisimle buluşturarak izleyicinin beklentilerini güçlü şekilde karşılıyor.


Filmin hikayesinde; annesinin zamansız ölümünden iki yol sonra babasından uzaklaşan 17 yaşındaki Mia (Sophie Wilde), en yakın arkadaşı Jade (Alexandra Jensen) ve ailesiyle vakit geçirmekte. Okuldan bazı arkadaşlarının, seramik kaplı bir kesik eli kullanarak ruh çağırdıkları bir video viral olunca, Mia bu oyuna katılmaya kadar veriyor. Ritüelin kuralı, büyülü eli tutarken "talk to me, i let you in (konuş benimle, seni içeri alıyorum)" sözlerini söylemek. Böylece bir ruhu içeri davet etmiş oluyorsunuz. Mia için bu deneyim, altta yatan hüznünü geçici olarak yok eden büyüleyici bir heyecan. Ancak, Mia'nın itirazlarına rağmen küçük Riley'in de oyuna katılamasına izin verilmesi ve ölen annesinin sesi olduğuna inandığı şey yüzünden Riley'in çok uzun süre büyü altında kalmasına izin vermesiyle felaket başlıyor. Bu durum Riley'i komaya sokarken, geride kalanları da cehenneme sürükleyecek bir gücü serbest bırakıyor.

Talk to Me, her ne kadar doğaüstü unsurlar barındırsa da ayakları yere basan bir film olmuş. Korkunun ötesinde film, suçluluk, bağlılık, aile ve aidiyet gibi temaları işliyor. Yönetmenler, tehlikeli ritüellerde kendilerini kaybederek gerçeklikten kaçış arayan gençlere daha çok odaklanıyor. Bu ritüeller, çocukların kötü uyuşturucu deneyimlerini filme alıp internette yayınladığı gerçek hayat videoları kadar tehlikeliler. Bu yüzden film için seçilen isimde de seslenişin çocuklardan ebeveynlere doğru olduğunu düşünüyorum: konuş benimle. Konuşun çocuklarla.


Talk to Me filmi, birçok sinema okulu öğrencisinden daha donanımlı ve birikimli olan YouTuber'ların yakın gelecekte sinemayı da ele geçireceğine dair olan düşüncemi pekiştirecek derecede iyi bir yapım. 
Zaten iyisi az bulunan korku türünü seviyorsanız, bu filmi listenize ekleyin.

10 Eylül 2023 Pazar

Scrapper: Yaş Küçük, Hayat Büyük..

Henüz 12 yaşında iken annesini kaybetmiş genç bir kız çocuğun, 12sinden sonra hayatına hiç tanımadığı babasının dahil oluşunu konu edinen, 2022 senesinin samimi filmlerinden Aftersun'ın ardından, bana benzer hazzı veren 2023 yapımı bu film, sadece tatsal benzerliklerinden öte, yönetmenlerinin benzer çizgisiyle de dikkatimi çekiyor. Aftersun filminin yönetmeni Charlotte Wells kısa filmlerin ardından ilk uzun metraj filmi Aftersun'ı çekmiş ve bu filmiyle Bafta'da En İyi İngiliz Yapımı Film dalına aday gösterilmişti. Yine Scrapper filminin yönetmeni Charlotte Reagen de kısa filmler sonrası ilk uzun metrajlı bu filmiyle Bafta'da aynı ödüle aday gösterildi. 


Film, 12 yaşındaki Georgie'nin annesinin ölümünün ardından hayatta kalma mücadelesine odaklanıyor. Mahalle bakkalının da yardımıyla 'amcasıyla beraber yaşadığı" yalanı ile Sosyal Hizmetleri kandırıp tek başına bu mücadelesine devam ediyor. Bazen çocukluğunu yaşıyor, yakın arkadaşı Ali ile oyunlar oynuyor, bazen de hayatın kendisine yüklediği yük gereği geçiminin derdine düşüyor. Bunu da çaldığı bisikletleri satarak yapıyor. Yani tek başına ev işlerini yapan bir anne, eve ekmek getiren bir baba ve arkadaşlarıyla oynayan bir çocuktur. Çekirdek aile değil, bütünüyle atom aile. Tamamen unutulmuş bir babanın, hayatına beklenmedik şekilde girişiyle bazı şeyler değişiyor ve bu noktadan sonra 12 yaşından sonra edindiği babasını kabulleniş zorluğunu izliyoruz. 

Baba Jason, kız arkadaşının hamileliğini kaldıramamış, bu sorumluluktan kendisini uzak tutmak için Ibıza'ya kaçmış ve oralarda partilemeye devam etmiş sorumsuz bir gençlikten geliyor. Yıllar sonra geri gelip çocuğunun yanında olma sorumluluğunu üstlenmek istese de, bu kez de kızı Georgie'nin önüne koyduğu duvarları aşması gerekiyor. İkili arasındaki bu ilişki çekişmesi zamanla birbirleri arasında bağ kurmalarına evriliyor. 


Yönetmenin ilk uzun metraj filmi olmasının yanında başrol karakteri Georgie'yi oynayan Lola Campbell'in de ilk filmiymiş. Üzerinden çıkarmadığı Westham United formasıyla tek başına bir aileyi oluşturan o rolü iyi kotarabilmiş. Hakeza diğer çocuk oyuncu Alin Uzun'un da ilk filmi. Filmin babası Jason'ı oynayan Harris Dickinson da oldukça iyi bir çocuk-baba oyunculuğu yapmış. Eminem kesimi saçları, giyimiyle, kolyesiyle hala sorumsuz gözükmesi normal çünkü kendisi de bir bakıma hala yetişkin olamamış ama buna aday birisi. 

Yönetmen Charlotte Regan, her ne kadar konu öyle gözükse de geleneksel bir sosyal dram anlatımı yerine, yaratıcı ve muzip bir anlatımını tercih etmiş. Geleneksel sosyal dram anlatımı (kitchen-sink) aşığı Ken Loach fanları için bu filmde ekmek yok kısacası.