"Kuşlar çığlık atarak kara gökyüzünde uçuşuyor. İnsanlar sessiz, beklemek kanıma acı veriyor." Mesa Selimovic
Romalı şair Horatius'un çarpıcı bir sözü var.“Quid rides? Mutato nomine, de te fabula narratur”(Ne gülüyorsun? Değişik isimlerle anlatılan, senin hikayendir).Birlikte yaşayan iki milleti ayıran Berlin Duvarı da,Batı Şeria ile Doğu Kudüs'ü ayıran duvarda aynı sebeptendir.Halkını yüzyıllarca birlikte yaşadığı diğer halktan ayırmak.Benzer örneklerde iç savaşları Balkanlardan Afrika'ya çokca duyduk,izledik. Ve her iç savaşın ardından unutuyoruz.Yeniden barış dolu bir dünya inşa ediyoruz hayallerimizde,silahlar olmasın diyoruz,ütopyalarımızı gerçek varsayıyoruz ta ki yeni bir iç savaşı duyana kadar.Oysa ki barışın istisna olduğunu artık anlamış olmamız gerekiyor.
Before The Rain özünde 3 bölüme ayrılan bir film.Kelimeler,yüzler ve resimler.Birbirine bağımlı 3 bölüm ve her bölümde olan savaş ile ölüm.Bu döngüde anlatmaya çalıştığı ise çemberin yuvarlak olmadığı.
Kelimeler
Açılış sekansında yağmurdan hemen önce rahip Marko'nun sarfettiği "Zaman ölmez.Çember asla yuvarlak değildir"sözü filmin tamamına etki yapıyor.Savaşın,iki etnik kökenin arasında kalmış olan müslüman kızı Zamira'nın kiliseye sığınması ve onu koruyan rahip Kiril'in dilini bile bilmeden onunla kaderini bir tutma eylemi savaşın olduğu topraklarda aşk kelimesini hatırlatıyor bizlere ama unutmamız gereken iç savaşta aşkın önemi yoktur.
Yüzler
Filmin spot cümlesi "yüzleri tanıdığınızda hikayeyi de anlamaya başlayacaksınız" idi.Kocası ile başka bir adam arasında kalmış Anna üzerine yoğunlaşıyor herşey.Arka planda savaşa ait fotoğraflar,Londra'da duvarda yazan "Zaman ölmez.Çember yuvarlak değildir" sözü.Ülkesine dönmeye hazırlanan Alex Anna'yı arkasında bırakıp kendini ait hissettiği yerlere dönme kararını veriyor.
Resimler
Resimin bütünleyici parçasına geri dönüş.Emperyalist güçlerin körüklediği savaşa Uluslararası teşkilatların müdahale etmemesi de bir o kadar acı verici.
-Birleşmiş Milletler nerede?
-Haftaya cesetleri toplamaya gelirler.
Bu replik özünde barışı korumayı ilke edinmiş Uluslararası teşkilatların bu savaşa nasıl baktıklarına dair yerinde bir eleştiri.Alex'in Annayı geride bırakmasının esas nedenlerini anlamaya başlıyoruz.Balkanlarda hiçbirşeyin eskisi gibi olmadığını anlaması,eline silah geçenin milletinden olmayanı bir hiç uğruna öldürebiliceğini farketmesi ve sevdiği kadının kızını korumaya çalışması ile 'yağmurdan önce'ye kadar yaşananlara dönüyor ama dedik ya iç savaşta aşkın değil sadece akıcak olan kanın önemi vardır.
Yağan yağmurun intikam duygusunu,akan kanları temizlemediğini ve çemberin gerçekten yuvarlak olmadığını,yaşananların hepimizin kıyısından köşesinden dahil olduğumuz insanlık dramının sadece kompozisyon haline getirilmiş bir örneği olduğunu farkediyoruz.Sorunun sadece halklar arası savaş olmadığını,ihtiraslar sonucunda insan olmanın suçu getirdiğine tanıklık ediyoruz.Kan bağı veya farklı bir milletten olmak önemli mi?Önemsiz olduğunu ölümlerden görüyoruz.Örnek mi? Zamira ile Alex'in ölümleri yeterlidir sanırım.
tekkelimeile : muhteşem
YanıtlaSil2 kelime ile : süper film.
3 kelime ile : olağanüstü bir film
4 kelime ile : "manyak güzel" bir film
5 kelime ile : mutlaka izlenmesi gereken bir film.
evet.
before the rain, belirttiğiniz gibi her toplumun hikayesini anlatan genel bir öyküyü bizlere sunuyor. ulus devlet ile ilgili önemli eleştirilerde de bulunuyor. bunun yanında bm ve ab gibi kuruluşların yapısını sorguluyor. bunun yanında bir ülkenin trajedisi anlatılıyor.
YanıtlaSil50 yıl sonra da insanların seyredip 'muhteşem' diyecekleri bir film.
http://moroccom.blogspot.com/2008/11/gzel-lke-makedonya-ve-gzel-lkem.html
müzikleri de film kadar güzeldir.
YanıtlaSilListeme aldım.
YanıtlaSilMerak ettim. İzlememiş olmama yakındım...Teşekkürler
YanıtlaSil