29 Aralık 2009 Salı

Meşin Yuvarlak'ın Beyazperde'deki Tezahürü



Bu alanda yapılmış esaslı bir çalışma var aslında.. "Futbol ve Sinema" kitabının yazarı Tunca Arslan, 150 yerli ve yabancı filmden bahsetmiş eserinde. Biz tabii ki, onun gibi uzun uzun anlatmakla uğraşmayacağız burada, işin içinden çıkamayız zira. Daha ciddi bir araştırmayı okumak isteyenlere elbette ki onun yazdığı kitabı öneriyoruz. Bense daha çok netten araştırdığım, mümkün mertebe aklıma gelen filmler üzerine bu yazıyı yazdım. Fazla detaya girmeden, kısa cümlelerle anlattık eserleri. Yoksa dediğim gibi, işin içinden çıkmak çok zor olurdu. Arada atladığım, sizlerin çok önemsediği bizim yazmayı unuttuğumuz filmler vardır. Onlar için de kusurumuz affola diyorum..

Elimizden geldikçe, dilimiz döndükçe bahsetmeye çalıştık filmlerden işte.. Daha önce Flying Dutchman de bazı filmlerden bahsetmişti blogunda. O yazıdan da feyz aldığımızı belirtelim..

Filmleri herhangi bir kronolojik sıralamaya tabii tutmadan, kafamıza estiği şekilde listeledik. Bunu da söylemiş olayım.

***

Filmlerden bahsetmeye başlamadan önce, futbol ve sinemaya dair hoş lakırdılar eden bazı ünlü isimlere söz vermek lazım.. Noktasına virgülüne dokunmadan tabii..

Ümit Efekan: "Futbol yaşamdaki o kadar çok şeyle bağdaşıyor ki.."

Serdar Akar: "Futbolun arkasında olan olayları, siyasi destekleri, çözebilirsiniz ama sahadaki futbolun verdiği seyir zevkini çözemezsiniz".

Memduh Ün: "Sinema mı, futbol mu? Her şeye rağmen futbol".

Tunca Arslan: "İnsanoğlunun yeryüzü yolculuğundaki tüm güçlü duyguları beyazperdede ya da yeşil sahalarda yaşanabilir. Büyük acılar, sevinçler, ihanet, korku, kaygı, mutluluk, güven, intikam, öfke, aşk pişmanlık, yalnızlık... Yaşam denen oyunu kavramak için müthiş ikili.."

***

Green Street Hooligans: (Yönetmen: Lexi Alender) İlk filmde biraz iltimas geçtim. İtiraf edeyim bunu. En uzun uzun anlattığım film bu olacak sanırım. Bendeki yeri çok ayrıdır bu filmin.

Futbol filmleri dedik ama bu film daha çok taraftarlık, ve tribüncülük mefhumu üzerine.

Film, bayan bir yönetmen futbolu ve tribünü nasıl bu kadar iyi işlemiş sorusunu sordurtuyor adama önce. Hobbitliğinden tanıdığımız Elijah Wood var filmde, ve yine tanıdık bir isim olan Claire Forlani.

Elijah Wood bu filmde Amerika'daki okulundan şutlanmış (suçsuz olduğu halde) ve ablasının yanına, İngiltere'ye gelen oğlan kardeşi oynamaktadır. Futbol hakkında bir şey bilmemektedir. Sırf bununla kalsa iyi, bir de futbol kelimesi yerine, her Amerikalının yaptığı gibi "soccer" lafzını tercih etmektedir ki, bu durum İngiltere'de tanıştığı kitlenin hiç hoşuna gitmez.

Yumuşak başlı bir karakter olan elemanımız kendini bir anda West ham United'ın taraftar grubu olan GSE'nin (Green Street Elite) içinde bulur. Taraftar grubuyla maça gitmeye, deplasman yapmaya ve şiddete meyletmeye başlar.

Onun bu halleri, insanın içinde biriken ve kişinin otokontrolü sayesinde gizleyebildiği şiddet eğilimini, ortama göre dışa vurabileceğini ve tabir-i caizse holigan olabileceğini gösterir.

Film boyunca güzel marşlar dinleyebilir, kullanılan aksanı yer yer anlayamadığınız için kafayı yiyebilirsiniz. West Ham-Millwall rekabetine farklı bir açıdan bakmayı becermiş olan bu filmi, ne yapıp edip izlemelisiniz diyelim.. Ve mümkünse orjinal dilinde izleyin. Dublaj rezaletine katlanmayın..

Şunu da söylemekte fayda görüyorum; bu filmin, benim gibi manyak bünyelerde bazen aşırı derecede gaza gelme, eller cepte, fermuar çeneye kadar çekili vaziyette dolaşma gibi egzantrik tribüncü vaziyetlerine bürünmek gibi yan etkileri var. Söylemedi demeyin sonrandan..

The Firm: (Yönetmen: Alan Clarke) 1988 tarihli ve başrolde Gary Oldman'ın olduğu ve taraftarlık konusunu işleyen unutulmaz bir filmdir.

Fever Pitch: (Yönetmen: David Evans) Ünlü yazar Nick Hornby'nin eserinden uyarlanan bir filmdir. Hayatım futbol diyen herkesin izlemesi tavsiye edilir.

El Portero: (Yönetmen: Gonzalo Suarez) Türkçesi kaleci. Carmelo Gomez oynuyor. Vasatın altında bir filmdir.

Bloomfield: (Yönetmen: Richard Haris) Kariyerinin sonuna gelmiş bir futbolcunun hikayesi..

Bend it Like Beckham: (Yönetmen: Gurinder Chadha) Aklımda daha çok Keira Knightley'nin oynadığı film olarak kalacaktır bu film. Hayatımın Çalımı adıyla gösterime girmiştir ülkemizde.

My Name is Joe: (Yönetmen: Ken Loach) Bu filmle ilgili en güzel yorumu Uçan Hollandalı blogunda yapmıştı. Ondan esinlenmiş gibi olacağım ama hakkaten de sadece giriş sahnesi için bile izlenir bu film diyeyim.

Best: (Yönetmen: Mary McGuckian) Sadece George Best demek yeterlidir herhalde.

Two Half Times In Hell: (Yönetmen: Zoltan Fabri) Pele'nin oynadığı Zafere Kaçış filmi, bu filmin yeniden yapımıdır..


Taçsız Kral: (Yönetmen:Atıf Yılmaz) Unutulmaz futbolcu Metin Oktay'ın filmi. Bu filmde Gönül Yazar, Ajda Pekkan gibi ünlü isimlerin yer almasını yönetmene mi, yoksa Metin Oktay efsanesine mi borçluyuz, bilemeyeceğim.

Futboliye: (Yönetmen: Osman Seden) Filmi bilmeyen yoktur herhalde. Osman Seden garip bir yönetmendir. Yönettiği her filmde en az birkaç saniye göründüğü roller verir kendi kendine. Aklıma gelmişken, bunu da söyleyeyim dedim..

There's Only One Jimmy Grimble: (Yönetmen: John Hay) John Hay imzalı bir film. Sihirli Kramponlar adıyla ararsanız, daha kolay bulursunuz.

HillsBorough: (Yönetmen: Charles McDougall) Liverpool-Nottingham Forest F.A. Cup yarı final maçında meydana gelen ve 95 kişinin ezilerek öldüğü faciayı ele alan filmdir.

Shaolin Soccer: (Yönetmen: Stephen Chow) Hemen hemen herkese "Tsubasa"yı hatırlatan bu filmi gülmek için izleyebilirsiniz elbette.

The Football Factory: (Yönetmen:Nick Love) Yine bir tribün filmi. Meraklısının kaçırmaması gerekir. Green Street Hooligans filmiyle kıyaslanır hep..ama bence gerek yoktur. İkisi de çok güzel filmlerdir. Kadıköy'de oynanan bir Galatasaray derbisi için ülkemize gelen, belgesel çeken ve Fenerbahçe tribünün misafir olan Danny Dyer filmin başrollerinden biridir. Bi de Tamer Hassan vakası vardır tabii bu filmde.

Purely Better: (Yönetmen: Mark Herman) "Bundan İyisi Can Sağlığı" adıyla çevrilmiş bu film, Alan Shearer için izlense kâfidir ( bu da Uçan Hollandalı'dan aparılma bir yorum oldu, ama güzel demiş vesselam)

Victory: (Yönetmen: John Huston) Yazının girizgahında afişi olan film. Bu film Türkçe'ye neden "Zafere Kaçış" olarak çevrilmiş derseniz, o da filmin Birleşik Krallık topraklarında "Escape To Victory" ismiyle sunulmasından kaynaklanmakta.. Pele arz-ı endam ediyor filmde bildiğiniz üzere.. ve tabii ki Slyvester Stallone (İtalyan Aygırı) ile Michael Caine abimiz de başrollerde..

Mean Machine: (Yönetmen: barry Skolnick) Türkçe'ye "Sıradışı Sanıklar" tercümesiyle el sallayan bu film neden izlenir? Vinnie Jones vardır.. Bi de Guy Ritchie de yapımcı listesinden bize göz kırpmaktadır.

The Match: (Yönetmen: Mick Davis) 1999 yapımı bu film romantik komedi dediğimiz türden. Konusu ise şöyle; iki İskoç bar takımı kendi aralarında bir maç yaparlar..kazanan diğer takımın barını alacaktır. Arada aşk-meşk davaları da cabası.

Historias de fútbol: (Yönetmen: Andres Wood) 1997 yapımı olan bu filmin konusu içinde futbol geçen üç ayrı hikayeden oluşur.

Hotshot: (Yönetmen: Rick King) Konu basit.. Amerikalı bir futbolcu Pele gibi olmaya çalışmaktadır.

Dar Alanda Kısa Paslaşmalar: (Yönetmen Serdar Akar) Filmi anlatmaya gerek var mı? "Hayat futbola fena halde benzer.."

Go Now: (Yönetmen: Michael Winterbottom) Aşık olduğu kadınla birlikte yaşayan, bir İskoç futbolcu ciddi bir hastalığa yakalanmıştır. Bu hastalık onun hem futbolunu hem de aşk hayatını etkilkeyecektir.. dann... (hep böyle film tanıtım yazıları yazmak istemişimdir..güzel oldu mu?)

Phörpa: (Yönetmen: Khyentse Norbu) 1999 yapımı olan bu film, Tibetli rahipler ve futbol konusunu işliyor.

Gol Kralı: (Yönetmen: Kartal Tibet) Uçan Hollandalı filmin izlenmesi için gerekli olan sebepleri sayarken şöyle demişti, "Birincisinde, kornerde defans oyuncusu nasıl itinayla ekarte edilir, ikincisinde; üst direğe oturularak nasıl auta giden top kurtarılır öğrenebilmek için."

Doğru söze ne denir? Kemal Sunal'ın takım değiştirirken verdiği demeçler unutulmaz..

Ya ya ya Şa şa şa: (Yönetmen: Ümit Efekan) İlyas Salman'ın nadir sevdiğim filmlerindendir.. Bir Kapıcı çocuğunun Fenerbahçe'de futbolculuğa kadar yükselen çizgisinin, birden dibe vuruşunu çok güzel resmeder..Andadolu'dan İstanbul'a büyük ümitlerle gelen, ama bir şey veremeden gerisin geriye dönen her topçu bize bu filmi hatırlatır..

Gmar Gavi'a: (Yönetmen: Eran Riklis) Film, İsrailli bir askerle tutsak aldığı Lübnanlılar arasında futbol sayesinde kurulan gönül köprüsünü konu alıyor.

Die Angst Des Tormanns Beim Elfmeter: (Yönetmen: Wim Wenders) Oldukça garip bir filmdir. Bir yerlerden temin edin ve kesinlikle izleyin. Peter Handke'nin eserinden uyarlamadır..

The Fix: (Yönetmen: Paul Greengrass) 60’lı yılların başında Sheffield Wednesday’li oyuncuların karıştığı şike skandalını konu alan bir TV filmidir.

Goal: (Yönetmen: Danny Cannon) Santiago Munez isimli kahramanımızın hikayesini bilmeyen yoktur herhalde.. Zidane, Beckham, Raul gibi isimler var filmde.

Goal II: Living the Dream: (Yönetmen: Jaume Collet-Sera) Santiago Munez'in hikayesini izlemeye devam. Santiago İngiltere'den İspanya'ya gelir bu filmde..

Goal III: (Yönetmen: Andrew Morahan) "Neden böyle çektiniz ki be abi?" dedirten devam filmidir.

Gregory's Girl: (Yönetmen: Bill Forsyth) Filmin oyuncularından Dee Hepburn'ün futbol yeteneklerini geliştirmek için Patrick Thistle futbol takımıyla antremanlara çıktığını biliyor muydunuz?

Ha-Shehuna Shelanu: (Yönetmen: Uri Zohar) Zohar'ın filminin konusu, ergenliğe girmiş gençlerin tutucu aileleri, yozlaşmış klüp başkanlarıyla alakalı.. (itiraf ediyorum, bu filmi izlemedim..arkadaş tavsiyesiyle yazdım listeye)

The Arsenal Stadium Mystery: (Yönetmen: Thorold Dickinson) 1940 yapımı bu film. İzleyeni çıkmadı aramızda.. Sadece adını biliyoruz, bir de konusunu.. Truvalılar adında amatör bir takımın yıldız oyuncusu Arsenal ile evsizlere yardım amaçlı yapılan maçta aniden yere yığılıp hayatını kaybeder. Cinayeti çözmek için görevlendirilen müfettiş Slade önce Arsenal stadının sırrını öğrenmelidir.

Manchester United Ruined My Life: (Yönetmen: Mark Brozel) Boşu boşuna Imdb'ye bakmayın. Bulamazsınız orada bu filmi.. İsmi bi nevi "gençliğimin katilisin" hikayesidir izlenimi uyandırsa da, konusu 1950'lerin Manchester'ında yaşayan bir Yahudi çocuğun yaşadıklarını anlatır.. Bol bol futbol sosu var tabii filmde..

Cup Fever: (Yönetmen: David Bracknell) Futbolun beşiği İngiltere olunca, futbol filmlerinin konusu da ağırlıklı olarak İngiliz futbol oluyor.. Bu çocuk filminde Busby, Best ve Charlton gibi İngiliz futbolunun ünlü simaları var.

Dias de Futbol: (Yönetmen: David Serrano) Hoş bir komedidir.. Konusu, eski bir mahkumun rehabilitasyon amacıyla yerel ligde oynayan bir takıma katılmasıdır.

The Game of Their Lives: (Yönetmen: David Anspaugh) 1950 Dünya Kupası’nda İngiltere’yi 1-0 yenen ABD ulusal takımının hikayesini ele alıyor.. Özenmemek mümkün değil bu arada.. Biz gol dahi atamadık İngilizlere..

Hooligans - Kato ta heria ap' ta niata! : (Yönetmen: Kostas Karagiannis) Komşudan bir çalışma.. Konusu şöyledir; holigan bir genç karıştığı bir kavgada belkemiğini kırmıştır. Olayı araştıran babası neo-faşist bir grubun futbolu kullanarak ülke yönetimin ele geçirmeye çalıştıklarını farkeder.

Fimpen: (Yönetmen: Bo Widerberg) Biraz da Kuzeylilerden bahsetmek lazım. Futbolu çok seven, ve ulusal takıma maskot seçilen bir çocuğun hikayesi. Filmde gerçek futbolcular var ayrıca..

Íslenski draumurinn: (Yönetmen: Robert I. Duoglas) Bu kez bir İzlanda filmi.Hayatım futbol diyenlerin hikayesi. Futbol tuttkunu bir işadamının gerçeklikle bağlarını yitirmesi konusu işleniyor.

il Presidente del Borgorosso Football Club:
(Yönetmen: Luigi Filippo D'Amico) İtalyan işi komedi..

Joyeux Noël: (Yönetmen: Christian Carion) Futbolun her koşulda oynanabileceğini gösteren bir Fransız filmi.. 1914 yılında Noel zamanı yaşanan kısa süreli ateşkesi konu alan filmde cephede oynanan futbol maçları var..

O Leao da Estrela: (Yönetmen: Arthur Duarte) 1947 yapımı olan bu filmi izleyemedik ama konusu ilgimizi çekti valla.. Fanatik Sporting Lizbon taraftarı olan bir aile kızlarının düğünü için kuzeye, fanatik Porto taraftarı olan damadın ailesini ziyarete giderler. Bize de bir yerlerden bu filmi bulmak ve izlemek düşer..

Aşk Tutulması: (Yönetmen: Murat Şeker) Fanatik Fenerbahçeli bir yönetmenin yönettiği, ve yine fanatik Fenerbahçeli bir başrol oyuncusunun oynadığı (Tolgahan Sayışman) bir filmdir bu malumunuz.. Fenerbahçeli olmanıza gerek yok.. Hoş sayılabilecek bir romantik komedi izlemek isteyenler, ve futbolu hayatında önemli bir yere koyanlar kesinlikle izlemeli..

"Seni Fenerbahçe gibi sevdim, karşılıksız ve çıkarsız.."


Offside: (Yönetmen: Jafar Panahi) İran’da kadınların Bahreyn ile oynanacak olan Dünya Kupası eleme maçını izlemek için kanunla girdikleri mücadeleyi konu alan bir komedi filmi..

Régi Idök Focija: (Yönetmen: Pal Sandor) Yine öneri üzerine listeye aldığımız bir film.. Takımı için her şeyini feda etmeye hazır bir taraftarın portresini anlatan bir Macar filmi..

Vratar: (Yönetmen: Semyon Timoschenko) 1936 yapımlı bu filmde, Grigori Pluzhnik sokakta meyve satarken arabasından düşen bir karpuzu yakalar ve bunu gören SSCB ulusal takımı teknik direktörü tarafından takımın kalesine geçirilir. İlk maçında bir Bask takımına karşı oynayacaktır. (nedense filmin konusu pek tanıdık geldi..)

Das Wunder von Bern: (Yönetmen: Sönke Wortmann) II. Dünya Savaşı’dan SSCB sınırları içinde unutulan bir baba, Almanya ulusal takımı 1954 zaferini yaşarken ülkesine geri döner. Kaçırılmaması gereken, izlenilesi bir film daha.. (tabii benim gibi altyazısız izlemeyin, ikinci kez izleme derdiyle uğraşmayın)

She's The Man: (Andy Fickman) Türkçe'ye "Seksi Futbolcu" diye çevrilmişti sanırım.. Erkek kılığına giren, ve kendini futbol yeteneğiyle erkeklere kanıtlama derdine düşen bir kızcağızın hikayesi..

Det Forbudte Landshold: (Yönetmen: Rasmus Dinesen) Biraz da belgesel niteliğindeki çalışmalardan bahsedelim.. Tibet’in ilk “uluslararası” müsabakasını (Grönland’a karşı) konu alan politik bir belgesel.

Beyond the Promised Land: (Yönetmen:Bob Potter) Yine bir M.United filmi. Üçlemenin bir parçası. Roy Keane'in sayko halleri için izlenebilir..

Maradona by Kusturica: (Yönetmen: Emir Kusturica) Başarılı bir yönetmenden, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusuyla ilgili bir belgesel..


Zidane, Un Portrait du 21e Siècle: (Yönetmen: Douglas Gordon ve Philippe Parreno) Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından olan Zidane'la ilgili bir belgesel filmdir adından da anlaşılacağa üzere. Real Madrid ve Villareal takımları arasında oynanan maçta tüm kameralar sadece Zidane’ı takip eder. Kaçırılmaması gereken bir çalışma..

Eski Açık Sarı Desene: (Yönetmen: Ömer Ali Kazma) Galatasaray futbol takımının yer aldığı bir belgesel film..

Asi Ruh Çarşı: (Yönetmen: Ersin Kana) Adından da anlaşılacağı üzere Çarşı grubunu anlatıyor..

The Other Final: (Yönetmen: Johan Kramer) Dünya sıralamasının en alt sırasındaki iki takımı olan Butan ve Montserrat, 2002 Dünya Kupası finali oynanırken karşılaşırlar ve bu da filmin konusu olur..

Real, La Película: (Yönetmen: Borja Manso, Eloy Gonzalez ve Goyo Villasevil) Real Madrid'in 100.yıl filmi..


Takım Böyle Tutulur: (Yönetmen:Paul Okan ve Andreas Treske) Biraz da tuttuğum takımla ilgili çalışmalardan bahsedeyim..Fenerbahçe taraftarlarının tutkusunu anlatmaya çalışmış bir filmdir bu. Kişisel fikrim vasat bir çalışma olduğu yönünde. Yine de futbol ve tribün konulu bir çalışma olduğu için emeği geçenlere teşekkür etmek lazım.

Kuruluştan Kurtuluşa Fenerbahçe: (Yönetmen: Tolga Örnek) Fenerbahçe Spor Kulübü` nün 1907 - 1923 yılları arasındaki tarihini inceleyen ve kulüp sevgisinin vatan sevgisiyle örtüştüğü döneme ışık tutan bir belgesel filmi.

Bahçedeki Fener: (Yönetmen:Can Dündar) Can Dündar imzalı bir çalışma, bir de Fenerbahçe hakkında.. Daha ne isteyebilirsiniz ki?


Fenerbahçe Bir Tutkunun Tarihi: (Mehmet Çelebi) “Bir Tutkunun Tarihi”, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün ilklerini, dönüm noktalarını, zor günlerini, zaferlerini, kısacası acısıyla, tatlısıyla 100 yıllık tarihini anlatmaktadır. Her Fenerbahçelinin arşivinde mutlak bulunması gereken bir eser..

***

Yazının başlarında da belirttiğim gibi, unuttuğum filmler, çalışmalar olmuştur..Bu bakımdan kusurumuz affola diyorum.. Sürekli ihtiyaç duyulan/duyduğumuz "futbolla ilgili filmler" konusuyla ilgili bir rehber olmasını ümit ettiğim bir araştırma yazısı oldu.. Birçok kaynaktan faydalandık. Hem onlara hem de yazıyı hazırlarken fikir veren arkadaşlara teşekkür ederim

el burrito

6 yorum:

  1. Bazılarını merak ettim,arayışa girdim.En kısa zamanda izlemeye çalışacağım.

    Eline sağlık Ortega.

    YanıtlaSil
  2. bunlara ek olarak The Damned United(blogda inceleme yazısı var) ve Brezilya yapımı 'Linha De Passe'yi önerebilirim.

    YanıtlaSil
  3. "isyan-bir haykiris oykusu" adinda goztepe'nin bir belgeseli mevcut. tek gosterimi izmir'd yapildi gectigimiz yaz.

    YanıtlaSil
  4. Ellerinize sağlık, harika bir yazı olmuş..

    YanıtlaSil
  5. Müthiş bir çalışma olmuş. Baştan sona okuma şansını gecenin bu vaktinde bulamadım ama Hooligans'ı görmem yetti. Blogumu açtığımda attığım ilk post bu filmle ilgiliydi;
    http://cineshoot.blogspot.com/2009/07/biri-holiganizm-mi-dedi-hooligans_24.html

    Bendeki yeri gerçekten ayrıdır, müthiş ötesi bir filmdir.
    Yazı için ellerinize sağlık. Yarın tamamını okuyup bende olmayanları/izlemediklerimi bir bir edineyim. İyi geceler.

    YanıtlaSil
  6. Cass
    http://www.imdb.com/title/tt0954981/

    YanıtlaSil