Dünya coğrafyasında her toprak esaretin bir gerçeklik ve
özgürlüğün de hayal olarak kaldığı düşüncelere evsahipliği yapmıştır.
Düşünceler bastırıldıkça ve insanlar din,ırk,mezhep ve düşünce ayrımcılığına uğradıkça
da bu süregelecektir. Tarihin insanlıktan uzak sayfalarından
bugünlere kalan miras ise hem edebi hem de görsel yönden çeşitlendirilmiştir.
Politik ve siyasal yozlaşmların yaşandığı dönemlere ait filmleri de listelemek
gerek. Halkların ideallerini ve özgürlüklerini kazanmalarının yanı sıra politik
çıkarlar amacıyla derin devletin susturduğu insanların da hikayelerine göz
atalım.
10- Europa (Lars Von Trier) : Trier, 2.Dünya Savaşı sonrası
Almanya’nın yeniden ayağa kalkmasının sancılarını beyazperdeye yansıtmaya
çalıştığı bu filmde olayları Amerika’dan ülkesine dönmüş olan Leopold’un
gözünden izleyicilere sunar. Hiç süphesiz Almanya savaştan yenik ayrıldıktan
sonra Nasyonalist eylemler ve fikirler ülkeden bir anda gitmemiştir ve Trier
savaşın ardından bu fikre sahip insanların yaşadıklarına ve fikirlerini nasıl
devam ettirmeye çalıştıklarına odaklanmıştır. Leopold yeni bir başlangıç
yapmaya çalışan ülkesine katkı vermeye gelmiştir ve kendini nasyonal
sosyalizmin bir parçası olarak bulmuştur.
Film ile ilgili detaylı yazı : http://sigarayaniklari.blogspot.com/2010/04/lars-von-trier-ve-avrupa-uclemesi.html
9- Machuca ( Andres Wood) : Bir milletin içinde varolan farklı düşünceler er yada geç siyasal alana taşınır. 1974 yılında şili’de olanlarda bu fikir
çatışmaların detayıdır. Machuca; dönemin devlet başkanı Salvador Allande’den
sonra hükümeti deviren ve yönetime el koyan askeri yönetimin çocuklar
vasıtasıyla anlatan bir yapımdır. Yoksulluk ve sınıflar arası ayrım kendini
fazlasıyla hissettirir. Öyle ki her darbede olduğu gibi Pinochet yönetimindeki Şili’de
de burjuva zenginleşirken fakir halk öteden beri belli olan kaderine razı
gelmeye koyulmuştur.
Film ile ilgili detaylı yazı : http://sigarayaniklari.blogspot.com/2009/12/machuca.html
8-Carlos (Olivier Assayas) : Nam-ı değer Çakal Carlos’un hayatından uyarlanan
yapım soğuk savaş döneminde devletlerin suikast ve düşman ülkelerde kargaşa
çıkarmak amacıyla piyonları nasıl ileri sürdüklerini anlatır. 70li yılların en
önemli figürlerinden olan Carlos eylemlerini düşüncelerinden ziyade ait olduğu
topluluğun çıkarları amacıyla yürütüyordu. Bu nedenle birçok ülkenin ve örgütün
emrinde suikastlara karışmış olan Carlos’un düşüncelerini, yükselişini ve
çöküşünü üç ayrı bölümde anlatan yapım yakın tarihte gerçekleşen bir çok olayın
da arkaplanına ışık tutar.
Film ile ilgili detaylı yazı : http://sigarayaniklari.blogspot.com/2011/01/carlos.html
7- All the President's Men (Alan Packula) : 1970li yılların başında Birleşik Devletler’de patlak vermiş olan
Watergate skandalını takip eden iki gazetecinin olayın başlangıcından sonuna
kadar olayları takiplerini konu alır. 5 hırsızın bir daireye girmesi gibi küçük bir
detayla başlayan olaylar, bu girişimin arkaplanı yüzeye çıkınca dönemin başkanı
Nixon’ın görevinden istfa etmesine kadar varmıştır. İki gazetecinin olay
sürecindeki idealleri ve derin devletin onları yıldırmaya çalışmasına rağmen
bıkmadan görevlerinin sorumluluğunu yerine getirmeleri takdire şayandır.
6-Hunger (Steve McQueen)
: Tarihin insanlıktan uzak kalan sayfalarında özgürlük kazanılan bir hak olarak
tanımlanır. IRA örgütü de yıllarca İrlanda halkının özgürlüğü adına eylemler
yapmıştır. 1972 yılında IRA mahkumları
İngiliz hapishanelerinde sarfettikleri ölüm oruçları ve hak talepleri
başarısızlıkla sonuçlanır. Verilen üniformaları giymeyen ve banyoya girmeyi
reddeden mahkumlar işkencelerden geçirilir. İlerleyen dönemlerde mahkumlardan
Bobby Sands’in parlementoya girmesi de Margaret Theatcher’ın
geri adım atmasına yol açmamıştır. Bobby Sands’in ölüm orucunu safhalarıyla
anlatan filmin sonlarına doğru var olan 17 dakikalık sekans da sinema tarihin
en başarılı sahnelerindendir.
5- Bloody Sunday (Paul Greengrass) : 30 Ocak 1972 tarihi İngilizler için her
zaman bir utanç kaynağı olacaktır zira tarihin bu sayfasında ; insan hakları
adına yürüyüş yapmak isteyen Katolik İrlandalı halkın şehirde güvenliği
sağlamakla yükümlü olan askerler tarafından kurşunlanması yazılıdır. Dönemin
faal terör örgütü IRA bu olaylardan sonra hem şiddetini hem de nüfusunu
arttırmıştır. Etki-tepki mekanizamasının en önemli örneklerinden biri olan
kanlı pazar günü beyazperdeye de yalın bir gerçeklikle aktarılmıştır. Tamamına
yakını omuz kamerasıyla çekilen film belgesel tadı vermektedir.
4- Viva Zapata! (Elia Kazan): 1900lü yılların başında Meksika’daki devrimi
Emiliano Zapata’nın yaşamı üzerinden anlatan bu yapımda öncelikle diktatör Diaz
ve sonrasında general Huerta’nın kontrolündeki askeri birliklerin halkla
çatışmasını mercek altına alır. Siyasal düşüncelerden ziyade toprağın kavgasını
yapan Zapata ve halkı yıllarca toprakları için savaşmışlardır. Devletin başında
olan her bireyin reform sözü verdiği bu filmde Zapata da devlet başkanlığının
halktan soyutlanmaya yol açtığına tanıklık etmiştir. Marlon Brando’nun Zapata
rolüyle efsaneleştiği bu yapım dönemin Meksika’sına ve halkın gayelerine ışık
tutar.
2-Land and Freedom(Ken Loach): Dünya tarihinde diktatörlükle yönetilen her
toprak başkaldırışa gebe kalmıştır. İspanya’da 30lu yıllarda Franco yönetiminde
de yaşanan olaylar gibi. Franco yönetimindeki faşist diktatörlüğe karşı gelmeye
çalışan ve kaderine razı olmayan halk gerilla yöntemiyle ordu ile savaşa
girmiştir. 3 yıl süren savaşın faşizme direniş tarafını Cumhuriyetçilerle aynı
safta savaşan David Carr üzerinden anlatan Ken Loach İspanya iç savaşı ile
ilgili en çarpıcı yapımı bizlere sunmuştur. Filmde David’in savaş anıları
önemli bir yer tutar. Özellikle ideallerin ters düşmesi ve dostlukların dahi
çıkar çatışmasına dönmüş olması İspanya’nın yaşadığı buhranı daha yakından
anlamamıza vesile olur.
1-Z (Costa Gavras): Yunanistan’da 1963 yılında yaşanan bir
olaydan kurgulanan yapım derin devlet ve yargının işbirliğine atıflarda
bulunur. Z; Barışcıl milletvekili Lambrakis’in hükümetin yandaşı olan faşist
insanlar tarafından öldürülmesinden sonra gelişen olaylar ve Lambrakis’in ölümü
ile ilgili davayı konu alır. Soruşturmanın her safhasında derin devletin olaya müdahil olması ve
suçluların aklanmaya çalışılması konu hükümetin çıkarları olduğunda
demokrasinin işlevsizliğini ortaya koyar. Costa Gavras’ın yönettiği film ayrıca
1969’da ayrıca en iyi film Oscarını da kazanmıştır.
not ettim. hepsini bulmak ve izlemek uzun bir süreç olcak :D
YanıtlaSilaklına saglık..
YanıtlaSil"carlos", münih benzeri bi film. alt yapı olarak, derdini anlatması açısından iyi işte...
YanıtlaSilama "hunger", epik bir şölen... silkinip kendimize gelmemiz açısından yani...