Kadroya bakınca Matt Damon'ın, abi Ben Affleck'i bırakıp kardeş Casey Affleck ile beraber film çekmiş olmasını çekici buluyorsun. Sonra gözünü yönetmen koltuğuna çeviriyorsun ki o da ne? Daha bu senenin başında Jake Gyllenhaal gibi bir yıldızın harcandığı Road House filminin yönetmeni Doug Liman. Tamam diyorsun, bir şey beklememeli ama yine de Matt ve Casey için hürmeten izlenmeli.
Peki The Instigators filmi gerçekten izlenmeli mi?
Film, bir dizi beceriksiz karakterin yer aldığı ve Boston'da geçen bir soygun hikayesini anlatıyor. Matt Damon, para sıkıntısı çeken eski bir asker olan Rory karakterini canlandırırken, Casey Affleck de alkolik ve umursamaz olan Cobby rolünde. Bu ikili, yanlarında bir başka becereksiz karakterle beraber, Boston'daki belediye başkanlık seçimleri sırasında bir soygun planına dahil oluyorlar ve beklenen vurgunu yapamayınca ivedilikle başka bir soyguna yöneliyorlar. O an o binada bulunan Boston'ın eski yozlaşmış başkanını soyma fikrine. Bu saate kadar güzel bir soygun filmi beklerken (ki Affleckler sever soygun filmlerini), bu saatten sonra filmin komediye dönüşebileceğini anlıyorsun. Dönüşebileceğini diyorum, çünkü komedi yapılmak istemiş, dönüştürülmeye çalışılmış ama bir türlü dönüşememiş.
Senaryo ekibi içerisinde Casey Affleck de yer alıyor. Manchester By The Sea filmindeki performansından sonra kendisine bir hayran kitlesi oluşturan Casey Affleck için, hep abisi Ben Affleck'i geçecek beklentisi var. Ancak şu ana kadar senaryo ve yönetmen olarak çıkardığı işlerde henüz bir şey becerebilmiş değil. Aynı beceriksizliği bu filmde de görüyoruz. Yetersiz ve hikayeye odaklanamayan yapısı ile film için yazı yazmak bir yana dursun, izleyip bitirmiş olmayı bile kendimce bir başarı görüyorum. Ki bu yazıya beni iten de beklentiyi karşılamayan bir filmin oluşturduğu sinir.
Oyuncular filmi kurtaracak diye bekliyorsunuz. Baştaki iki karakteri geçtim, arkada duran bir Michael Stuhlberg var. O hikayeye girecek ve bize bir şeyler sunacak diyorsunuz, ı ıh. Filmin setine gittiğinden bile şüphem var. Her nerede ise orada bir video kayıt yapıp kurguya yollamış gibi eklenti duruyor filmde. Ondan da ümidi kesince tekrar ana iki karakterimize (Matt Damon ve Casey Affleck) yöneliyoruz. Ama ikisi arasında da derin bir kimya uyuşmazlığı seziyorsunuz. Matt Damon'ın alışılagelmiş karizması bu filmde yerle yeksan olmuş, uykudan henüz kalkmış birinin uyku sersemliğiyle film setine gelmiş, mimiksiz ve fikirsiz bir oyunculuk sergilediğini görüyoruz. Aptal komedilerde biri diğerine göre daha aptal olur ya, bu ikilide daha aptal olan kişi Matt Damon. Geçiyoruz nispeten akıllı olan Casey Affleck'e. Vurdumduymaz ve acımasız mizahlı biririni canlandırmaya çalışırken, zaten hali hazırda az olan tüm enerjiyi de emiyor.
Görsel açıdan da çekici bir film değil. Garip kamera açıları ve özensiz görsel efektler gözünüze bir iğne gibi batıyor. Hadi müzikleri kurtarabilir belki diyorsun, onda da çuvallıyor. Sahne ve ritim uyumsuzluğu izlerken ayrı bir rahatsızlık unsuru.
Görsel açıdan da çekici bir film değil. Garip kamera açıları ve özensiz görsel efektler gözünüze bir iğne gibi batıyor. Hadi müzikleri kurtarabilir belki diyorsun, onda da çuvallıyor. Sahne ve ritim uyumsuzluğu izlerken ayrı bir rahatsızlık unsuru.
İzlenmeli mi sorusuna dönelim; İzlenmemeli. Yüksek beklentilerle yola çıkılsa da zayıf bir senaryo, tutarsız ve etkisiz karakterlerle dolu bir film. Ve üstüne, usta oyuncularca sergilenmiş berbat oyunculuklar. Bir Coen Brothers filmi olmak istenmiş ama ortaya ucuz bir türk filmi çıkmış gibi.
İlginç bir film. Bu suç filmleri biraz gerilimli oluyorlar ama seyretmesi güzel yine de :)
YanıtlaSil