18 Ekim 2010 Pazartesi

Uzak-Distant



Nuri bilge ceylanın 2002 yapımı filmi. Kasaba üçlemesi (kasaba – mayıs sıkıntısı - uzak) son filmidir. Yusuf’un (Mehmet Emin Toprak) köyden iş bulma umuduyla İstanbul’a akrabası Mahmut’un (Muzaffer Özdemir) yanına gelmesiyle başlamaktadır. Mahmut fotoğrafçılık yaparak geçimini sağlamaktadır. Yusuf ise gemide iş bulma peşindedir. Mahmut eşinden ayrılmıştır ve eşi çocuk aldırmıştır. Bu yüzdende eski karısını çocuğu olmamaktadır. Ayrılış sebebi de Mahmut’un eşini aldatmasıdır. Yusuf köyde gelişiyle şehre uyum sorununu kendince çözmeye kalmaktadır. Hemen hemen ilk sahnede kapıcı kıza (nbc eşi olur kendisi) yazmaya başlamıştır. Güneş gözlüğü ve sigara (samsun) ile gösteriş başlamıştır. Mahmut uzaktan gelene gelir gelmez gitme zamanını alttan alttan sormaktadır. Çünkü onun yalnızlığında başkasına yer yoktur (arabası bile iki kişiliktir) özelliklede kendisinin yıllar öncesini hatırlatan bir geçmişe. Mahmut’un arkadaşlarıyla konuşma geçen sahnede Yusuf verilen örneklerden hiç bir şey anlamamasına rağmen kendince bazı hayat çözümlemeleri çıkarmaktadır. (konuşma boyunca netlik Yusuf’un üstündedir) fotoğraf mı karılar mı repliği sanki nereye kadar sanat eleştirisini yapar.( karıları ayarlayacak olan arkadaş iklimlerde kaş’taki abimizdir). Paket bekleme sahnesinde Yusuf tarafından kolayca yanlış anlaşılacak bir replik en iyisi eve gidelim orda takıp gösteririm sana. Beraber film izledikleri sahnede ekranda tarkovsky’nin Stalker’in efsane sahnesi (bölgeye giriş) görünmektedir. İki akrabanın kültürel uzaklığı çok güzel simgelenmiştir. Biri yatarken diğeri pür dikkat izlemektedir. Yusuf’un rahat karakteri telefon konuşmalarından bile anlaşılmaktadır. Sürekli bir ya ne olcak durumu mevcuttur. Stalker’dan sıkılıp porno izleyen Mahmut basılınca Türk kanallarından birine geçer ve ekrandaki Türk filmi Mahmut tarafından gülerek izlenir benimde kendimi hissetiğim ve anladığım var gibi. Gemiciler kahvesinde ibo’nun çaresiz kalmışım çile rüzgârında savrulmuşum ben parçası sahneye ve duruma özenle nakşedilmiştir. Mahmut’un çalışma odası sanki stalkerin son sahnesine gönderme gibidir. İki büklüm olarak dinlediği telefon konuşmasından sonra Yusuf’a acımaktadır fare tuzağına kendisinin düşmesi sanki beynini tırmalayan düşünceler gibidir. Gemiciler kahvesine ikinci gidişte yine ibo çalmaktadır. Sıradan hayatların tekdüzeliği (bu sahnenin benzeri Demirkubuz’un bekleme odasında Ferit’i mahalleye bırakırkenki kahvede ve tekrar sormaya gittiğinde yine onur akını çalması gibidir) seyirciye hissettirmektedir. Mahmut’un eski eşiyle konuştuktan (uzaktan gelinenin içinden uzağa gidilen) sonra sigara içtiği sahnede arka planda cami (kürtajdan kaybedilen bebeğin ahlaki ve daha çok dini sembolü) ve tren (gidişin simgesi) vardır. Mahmut’ta nbc nin iklimlerde yaptığı gibi kadınının evini kontrole gelmesi göze çarpar. Barda tek başına otururken ilk sahnede eşini aldattığı kadın bir erkek (üç maymundaki patron) ile bara girerler. Bu mutsuzlukla eve giden Mahmut Tarkovsky’nin Zerkalo’sunu izler. Bu sahnede saşırtıcı olan Zerkalo’nun merak etme iyileşeceksin sahnesi kesilmiştir ve insan bedeni tıpkı yalnızlık gibidirden başlamıştır.(beni benden almıştır). Sahnede Zerkalo’nun müziği ve İstanbul’da kar. Cami sahnesinde camiye gidip namaz kılanları izlenmektedir. Kapıcı kızı izlediği sahnede orda bir şey yiyen adam bizim akrabadır nbc doğallıktan yanadır 3, 5 sn görünmesini istemiştir galiba. Mahmut’un ablasının evinde Yusuf’un ise Mahmut’un evinde fasion tv izlemeleri sanki erkekliğin sosyokültürel birikime ihtiyacı yoktura çıkar. Kitapçıda Kıraç’ın umudun kaybedip pes etmek olmaz demesi sanki Yusuf için söylenmektedir. Kızın elindeki dergide büyük adam küçük aşktaki kızın resmi vardır. Çırpınan bir balık ve yüzüne karartı düşmüş Yusuf büyüksün nbc. Yusuf ‘un ışık gördüğü sahnede nbc Edward Artemiev’in müziğini kullanmıştır. Film başından beri yakalanamayan farenin Yusuf’un giderken yakalanması Yusuf’un döneceğinin göstergesidir. Tekrar köye ve kaçınılmazın içine gidecektir. Mahmut ise tekrar yalnızlığıyla baş başa kalacaktır. İnsanın kendine uzak olması ve yaşamın bazen çekilmez olduğu düşüncesi filmin genelinde hakimdir. Yusuf gittikten sonra bıraktığı anahtar tamamen mavi renktedir. David Lynch’in Mulholland Drive filmine gönderme niteliğindedir. Uzak ‘ta daha birçok gönderme ve duygu gizlidir. Çekim tekniği, kamera açıları, netlik ve ışık mükemmeldir. Yazdıklarım sadece şuan aklımda kalanlardır. İstesen Uzak üzerine bir kitap yazarım ama istemiyorum.

KONUK YAZAR: Emre Karadaş

http://thedarktalesofzarathustra.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder