Julien ve Sophie, okul yıllarından beri tanışan iki yakın arkadaştır. Sophie'nin Polonya kökenli olması nedeni ile sınıftaki ırkçı çocuklar tarafından taciz edilmesi ve Julien'in kanser olan annesi ve sorunlu babası ile yaşadığı sıkıntılar, her ikisini birbirlerine daha da fazla yakınlaştırır. Haylaz ve hınzır yapıları ile sürekli olarak birbirlerinin cesaretlerini sınamaları ile başlayan süreç, zaman içinde ilginç bir cesaret oyununa dönüşür. Oyunun kuralı çok basittir; sırasıyla her biri, ötekine cesaret gerektiren zorlu görevler verecektir. Bu görevler arasında sınava sütyenle gitmek de vardır, okulun en sert çocuğunu tokatlamak da... Zamanla hayatın kendi zorlukları, bu oyunun bir parçasına dönüşmeye başlar. Ve bu oyun, gitgide inanılmaz bir aşk yaratır aralarında. Ama acaba bu aşk birbirlerine kavuşmalarındaki en büyük engel midir? *
Fragmanı döndüğü ilk zamanlar Amelie filmi ile kıyaslanmak kaderini oluştursa da, gösterime girdikten kısa bir süre sonra kendi kitlesini yarattı Jeux d'enfants. Fransızca 'çocuk oyunu' anlamına gelen ve birçok ülkede 'Love Me If You Dare' olarak gösterime giren film, ülkemizde de 'Cesaretin Var Mı Aşka?' adıyla gösterildi.
Yaşadıkları zorlukları, kimsenin yapmaya yeltenemeyeceği zorluklarla aşmayı seçen iki çocuğun hikayesiyle başlıyor film. Acılarına odaklanmak yerine, cesaretin sınırını zorlayarak oyun adı verdikleri ve başka bir dünya yarattıkları çocukluk zamanları ile çıkıyorlar karşımıza. Julien'in gelecek planlarını dikdatörlük süslerken, Sophie büyüyünce turta olmak istiyor ve filmin yönetmeni Yann Samuell bize sürreal dünyasından bir bilet kesiyor.
Kusursuz olmak zorundaymış gibi davranan Fransız sinema endüstrisinin büyük bir armağanı olarak da görülen Jeux d'enfants, Comedy-Drama-Romance şeytan üçgenininden haz etmeyenlerin bile başucu filmi aslında. Klasikleşmiş romantik komedilere, kendinizi yenileyin artık dercesine, etkileyici repliklere ve müziklere sahip. Renk tonlarıyla da çoğu zaman gerçek bir masalı andıran film, 2004 Palm Springs International Film Festival'inden de ödülle dönmüş.
Bir oyun düşünün ki cesaretin son noktasına kadar gidilebilsin. Bir oyun düşünün ki asla yapmam denilen her şey yapılsın. Ve tüm bunlar olurken üstüne basılan cesaret aşka dönüşsün. Gerçek oyunun hiçbir zaman bitmediğini ve aşkın, cesaretten, gururdan, gelecek planlarından, kısacası her şeyden üstün olduğunu anlatan şahane bir film. Bir an olsun filmin etkisinden çıkıp, aynı soruyu siz de kendinize sorun:
Cap ou pas cap?
9 serzeniş:
Bu akşam ki filmimiz belirlendi teşekkürler hanımefendi(=
çok dilden dile dolaşınca bıkkınlık hissi uyandırıyo ama.
en fazla iki kez izlenilir. hadi bilemedin üç.
güzel.
cap.
en sevdiğimdir, izlemelere doyamadığımdır.
Adem-Havva göndermeli sahne için bile izlenir. Harika.
@ perikızı
izleyecek kadar etki bıraktığıma sevindim. :)
ben bu filmi 4 ya da 5 kez izledim. her seferinde aynı tadı almadım belki ama her seferinde de eğlenerek izledim aslında. fransız filmleri takıntısı olduğu için bende, bu durum yadırganmamalı sanırım. :) hatta sırf cap ou pas cap atışmaları için bile izlenir bence bu film. :)
Jeux d'enfants yanında hep sönük gelmiştir bana cesaretin var mı aşka çevirisi.
ben bu filmde sonu biraz karıştırdım.iki farklı sonla bitiyo çünkü
Film ismi çevirisi baya kötü olmuş be, kanalların yazın yayınladığı dandirik dizi isimleri gibi..
@eğreltiotu & Seyhan
ikinize de katılıyorum. orjinal hali "çocuk oyunu" iken, cesaretin var mı aşka diye çevirmeleri çok komik. ama zaten eternal sunshine of the spotless mind filminin "sil baştan" olarak çevrildiği bir ülkede yaşıyorsak, böyle şeyleri çok takmamalıyız gibi geliyor bana. :)
@spESİfik
benim de filmi her izlediğimde o ikili sonda kafam karışmıştır. ama filmin yönetmeninin bu güzel filmi bir masal haline dönüştürdükten sonra iki sonla bitirerek, gerçek sonu seyirciye bırakmak istemesi de şaşırtıcı gelmemeli sanki. :)
Yorum Gönder