Louis Theroux'un The Settlers (Yerleşimciler) belgeseli, Batı Şeria'da yaşananları ve Gazze'de yaşanacakları yerleşimcilerin gözünden gösteriyor. Bu insanlar, uluslararası hukuka göre de yasa dışı olarak Filistinlilerin evlerini, tarlalarını, yaşam alanlarını gasp ederek, kendilerine yeni bir 'vaat edilmiş toprak' yaratıyorlar. Yerleşimcilerin söylemleri, hayalleri ve uygulamaları, İsrail'in Gazze'de bugün yürüttüğü politikanın yıllardır planlanan ve istenen bir şey olduğuna işaret ediyor. Gerekçeleri ise tek: "Tanrı'nın buyruğu!".
Belgeselde öne çıkan figürlerden biri olan Daniella Weiss, kendini 'yerleşim hareketinin annesi' olarak tanımlıyor. Harita üzerinde Büyük İsrail hayalini gururla sergilerken, Filistinlilerin yaşadığı acıları ise küçümseyerek gülüp geçiyor. Belgeselin sonlarında Louis Theroux "kendi halkına ve çocuklarına öncelik vermeni anlayabiliyorum. Ama diğer insanlar ve çocuklar hiç mi önemli değil?" diye sorduğunda Daniella sadece gülüyor. Louis tamamlıyor: "Bu sosyopatça!"
Deniella Weiss'ın ve diğer yerleşimcilerin söylemlerinde tekrar eden bir motif var: Tanrı'nın buyruğu. Toprağa el koymayı, başkalarının evlerini yıkmayı, köylerini boşaltmayı dini bir emirmiş gibi sunuyorlar. Hukukun ve insan haklarının karşısına 'ilahi hak' kalkanını koyuyorlar. Modern bir kolonizmi, dinsel argümanlarla kılıflayıp hareketin tabanda daha geniş kitlelere yayılmasının önünü açmaktan başka bir şey değil. En çok patent sahibi ülkelerden diye modern ülke kategorisine sokulan İsrail'in, aslında hala Orta Çağ zihniyetinde olduğunun bir göstergesi.
Belgesele gelen eleştirilerden biri çok uç ve marjinal kişilerce görüşüldüğü, bunların çoğunluğu temsil etmedi oluyor. Ki bu eleştiri de yine tamamen bir algı çalışması çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Belgesel aslında, yerleşimcilerin ideolojisinin nasıl 'uç bir görüş' olmaktan çıkıp İsrail siyasetinde merkezi bir güç haline geldiğini de gözler önüne seriyor. Yapılan yağmalamaların, işgallerin, katliamların hükumette yer alan politik figürlerce de desteklendiği gerçeği, meselenin yalnızca bir uç grup vakası olmadığını kanıtlıyor. Öyle ki, Louis "Peki Hükümet ne diyor?" diye sorduğunda. Danielle elindeki yerleşim planını göstererek "Tüm bunları kim yaptı sanıyorsun. Biz, hükumetin yapamadıklarını hükumet adına yapıyoruz." diyor. Temel planın küçük küçük yerleşimlerle orada kalıcı olup, sonra da hükumetçe tanınmak olduğunu anlıyoruz. İki devletli çözüm ya da tek devletli ve herkesin eşit haklara sahip olduğu bir çözümü de kabul etmiyorlar. Filistinlilerin mutlaka Afrika'ya, Kanada'ya ve hatta Türkiye'ye gitmesi gerektiğini dile getiren Denielle, sadece yahudilerin bulunduğu ve yahudi yasalarıyla yönetilen bir yahudi devleti istediklerini dile getiriyor.
Belgeseldeki yerleşimcilerin zihniyetini izledikten sonra Gazze'de yaşananları ve ileride yaşanacakları anlamak daha kolay hale geliyor. Hatta Hamas'ın 7 Ekim'de gerçekleştirdiği saldırıya iten süreç için bir empati yolu dahi açabilir. Yerleşimcilerin lokalde uyguladığı şiddet, bugün Gazze'de devlet eliyle, uçaklarla, tanklarla, bombalarla sürdürülüyor. Bir halkın aç bırakılması, bırakılması, evsiz bırakılması, savaş dahi olsa temel ihtiyaçlarından alıkoyulması insanlığa karşı suç kapsamına giriyor. Tüm bu şiddet 'Tanrı'nın emri', 'kutsal topraklar', 'güvenlik' gibi kılıflarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor ve ne yazık ki hiçbir ülke ya da uluslararası organizasyonlar da bu konuda bir şey yapmıyor.
Bugün Gazze'de olan biten, sadece bir savaş değil. Bu, adaletsizliğin, dini kılıflar altında sistematik bir şekilde işlenmesidir. Louise Theroux'un The Settlers belgeseli, bu zihniyeti bire bir kişiler üzerinden gösterdiği için önemli. Belgesel bize, yerleşimcilerin dili ile devletin politikalarının aynı noktada buluştuğunu gösteriyor: "Filistinliler o topraklardan gitmeli!". Ve şu gerçeği görmezden gelmeden, açıkça bilmek gerekiyor: Gazze'nin kalıcı işgali yeni bir fikir değil. Yıllardır istenen, yıllardır planlanan ve dini gerekçelerle cilalanan bir proje. Ve bu proje, modern dünyanın gözleri önünde, hala 'güvenlik' ya da 'savunma' yalanlarıyla sürdürülüyor. Ve kimse de bir şey yapmıyor.
HATIRLATMA: Son yazıdan (31/08/25) bugüne (03/09/25) 28'si açlıktan 282 kişi daha Gazze'de İsrail tarafından öldürüldü !
0 serzeniş:
Yorum Gönder