cannes film festivali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cannes film festivali etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Bu yılki Cannes Film Festivali birçok açıdan sönük bir tonda geçti. Önceki yıllara kıyasla aday ve kazanan filmlerin gelecek yıllarda en az konuşulacak Cannes filmleri olacağını düşünüyorum. Geçen seneki Poor Things filminin hemen ardından Yorgos Lanthimos'un bu sene hızlıca hazırladığı Kinds of Kindness filmi, The Godfather'ın usta yönetmeni F.Ford Coppola'nın son filmi Magalopolis'i en merak ettiğim filmlerdendi. Ancak ödülllerde sönük kaldılar. Kinds of Kindness filminin oyuncusu Jesse Plemons, En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alarak en azından filmi boş göndertmedi. Festivalin en prestijli ödülü olan Palme d'Or ise Sean Baker'in Anora filmine gitti.


Festivalin ikinci büyük ödülü sayılan Grand Prix'i ise All We Imagine As Light filmi kazandı.Hintli yönetmen Payal Kapadia'nın yönettiği film, Mumbai'da çalışan üç hemşirenin hikayesini anlatıyor. 
Üçüncü büyük ödül olan Jüri Ödülünü de müzikal meledrom türündeki Emilia Perez filmi aldı. 

Diğer Ödüller

  • Palme d'Or (Altın Palmiye): Anora
  • Grand Prix: All We Imagine As Light
  • jüri Ödülü: Emilia Perez
  • En İyi Yönetmen: Miguel Gomes, Grand Tour
  • Caméra d'Or (En İyi İlk Film): Halfdan Ullmann Tøndel, Armand
  • En İyi Senaryo: Coralie Fargeat, The Substance
  • En İyi Erkek Oyuncu: Jesse Plemons, Kinds of Kindness
  • En İyi Kadın Oyuncu: Adriana Paz, Zoe Saldaña, Karla Sofía Gascón, Selena Gomez, Emilia Pérez
  • Özel Ödül: Mohammad Rasoulof, The Seed of the Sacred Fig
  • L'Oeil d'or (En İyi Belgesel): Raoul Peck'in Ernest Cole: Lost and Found ve Nada Riyadh ile Ayman El Amir'in The Brink of Dreams filmleri



Altın Palmiye ödülü için yarışan Melankolia filminin tanıtım toplasındaki konuşmasında hafif mizahi, biraz şakavari ama bana kalırsa biraz içten duygularla nazi sempatisi olduğunu açıklamıştı.


"Hitler'i anlıyorum. 2. dünya savaşında yaptıklarını benimsemiyorum ama onu iyi anlıyorum. Yahudilere karşı değilim. Yahudileri seviyorum ama çok değil. Çünkü israil tam bir dert. "
dedikten sonra "bu cümleleri nasıl toparlayağım şimdi" deyip hafif bir pişmanlık sunduysa da festival yönetimi biletini kesti. Lars von Trier'in kendisi gönderilse de filmi hala Altın Palmiyeye aday. Toplantıdan önce favoriler arasında olan filmin artık ödül alamayacağına kesin gözüyle bakılsa da ben jürinin yine bir dik başlılık gösterip filme hakettiği gibi yaklaşacağını düşünüyorum. En azından istiyorum.

Benzeri olay geçenlerde ülkemizde yaşanmıştı. Benzeri diyorum çünkü bizdeki olayda direkt yaptırım söz konusu olmamıştı. Irkçı ve türk düşmanı ilan edilen Kusturica ülkeyi terke zorlanmıştı. Yönetimden gelen bir karar değildi, bu kendi isteğiydi. Kusturica olayına taraf yaklaşanlar Trier için neler diyecekler merak ediyorum.

ve blogumuzun koyu Trier'cisi ealtürk'ün yorumunu da :)

Ve ilgili basın toplantısının videosu


Öncelikle;
Nuri Bilge, sinemanın Mimar Sinan'ıdır.
Sinemanın şaheser yaratabilen ustalarından biridir.
Sinemaya sadece bir şeyleri anlatmak olarak bakmaz.
Bu anlatıklarının durumuna göre konunun dış yüzeyine güzel bir şekil verir.
Ve bunu ustalıkla yapar, Mimar Sinan ustalığı ile...
Sonra beyaz bir perde ile sunarlar Bilge'nin filmini. Sen de izlersin, büyülü bir şekilde.

Nuri Usta düştü yine Cannes'ın yollarına..
Jurideki yerini kaptı.
Cannes'ta yalnız ve güzel ülkesinin gözüyle başkalarını değerlendirecek.

Cannes demişken bu sene 'Altın Palmiye'ye aday olan ve bizim gözümüzde bi şekilde yer etmiş yönetmenlere bakalım:


-Tabi ilk olarak Tarantino. Tarantino 7 yıl verdiği emek ile Inglorious Basterds'ı tamamlamış, Cannes'a yetiştirmiş. Filmde başrolü Brad Pitt'e vermiş. Bu muhteşem ikiliden Fight Club gibi kült olmuş bir film çıkar mı? Bekleşip göreceğiz. (Brad Pitt'e en iyi erkek oyuncu yolu da gözüktü)


-Brokeback Mounatin ile 2006 oskarlarında en iyi yönetmen ödülünü kapan Ang Lee, 'Taking Woodstock' filmi ile Altin Palmiye'ye aday yönetmenlerden bir diğeri.


-Funny Games filmi ile gerilimin babası olmayı hakeden Michael Haneke, 'Das weiße Band' isimli filmi ile adaylar arasında ben de varım diyor. Filmde, faşizmin ortaya çıkışında eğitim sisteminin rolüne dikkat çekicekmiş. Film siyah beyaz çekilmiş. 2009 Eylül ayında vizyona girmesi bekleniyor.

-Bu ödülü 2004'te Dogville ile Nuri Bilge'nin elinden alan Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier de 'Antichrist' isimli bir korku filmiyle Nuri Bilge'den oy bekleyecek.


- İspanyol 'Pedro Almadovar' 'Broken Embraces' ile tekrar izleyici karşısında. Penelope Cruz her zamanki gibi başrolde.


- Oldboyla herkesi piskopata bağlayan Park Chan-wook yeni filmi 'Thirst' ile festivalde boy gösterecek.


-Reha Erdem'in en sevdiğim yönetmen diye sık sık bahsettiği Tsai Ming Liang da 'Face' ile Altın Palmiye için yarışacak.

-Galiba ilk kez Filistinden bir yönetmen görüyoruz. Üstüne bir de Altın Palmiye için yarışıyor: Elia Süleyman - The Time That Remains.

Bu listeye muhakkak eklenecek isimler vardır ama ilk olarak aklıma gelenler böyle. Tam Altın Palmiye listesi:



Inglourious Basterds, Quentin Tarantino (ABD)

A Prophet, Jacques Audiard (France)

Bright Star, Jane Campion (Yeni Zelanda)

To Conquer, Marco Bellocchio (İtalya)

Broken Embraces, Pedro Almodovar (İspanya)

Map of the Sounds of Tokyo, Isabel Coixet (İspanya)

In the Beginning, Xavier Giannoli (Fransa)

Enter the Void, Gaspar Noe (Fransa)

Wild Grasses, Alain Resnais (Fransa)

Taking Woodstock, Ang Lee (Tayvan)

Looking for Eric, Ken Loach (Britanya)

Fish Tank, Andrea Arnold (Britanya)

Antichrist, Lars von Trier (Danimarka)

Das weiße Band, Michael Haneke (Avusturya)

Kinatay, Brillante Mendoza (Filipinler)

Thirst, Park Chan-wook (Güney Kore)

The Time That Remains, Elia Süleyman (Filistin)

Spring Fever, Lou Ye (Çin)

Vengeance, Johnnie To (Hong Kong)

Face, Tsai Ming-Liang (Malezya)