Müslüm Gürses'in ölüm haberini yine ortaya atıldığında trafikteydim. Birçoklarının yapacağı gibi o an radyoda bir haber kanalını açmak yerine, Müslüm Gürses'e bunca sene saygıda kusur etmemiş, ölüm haberi üzerinden kendine kar çıkarmayı gütmeyecek olan tek kanalı, Kral Fm'i açtım. Ölüm haberi henüz netlik kazanmamış, doktorlarından haber beklendiğini söylüyor ve gün boyu Müslüm şarkısı çalarak ona saygısını yineliyordu.



Kaset kavramıyla ilk tanıştığım zamanlarda evde sadece Ferdi Tayfur kasetleri vardı. Nerde bir kaset lafı duysam herkesin Ferdi'den bahsettiğini sanırdım.  Hayatıma ilk giren müzik çeşidi de arabesk olmuştu bu yüzden. Ferdi ile başlayan, avare yıllarımda Cengiz'le devam eden sonra da liseli isyankar modumu en iyi şekilde dile getiren Müslüm Gürses evreleri yaşandı. Araya amcamdan bana sıçrayan Orhan da sıkıştı. Öyle sarmıştı ki bu durum evde arabesk dinlenmem yasaklanmıştı. Ve aileye cici gözükmek için gidip birkaç rock kasedi bile almıştım.

Arabesk dinleyenin varoş olarak nitelendirildiği dönemlerdi. Gezegen Mehmet'in de dediği gibi biz o dönemlerde Orhan Gencebay'ı, Ferdi Tayfur'u, Müslüm Gürses'i baş tacı yapmıştık. Şimdilerde ise arabeski bütün toplum sahiplendi (gibi). Sonradan gelen bu kişilere Neo-Arabeskçi ( yeni arabeskçi )diyorum. Yazımın kapak fotosuna ise neo-arabeskçilerin kullandığı, Müslüm'ün son fotoğraf çekimlerinden birini kullanmak yerine, vakti zamanında paçoz ve varoş diye nitelendirdikleri o dönemlere ait bir fotoğraf kullandım. Neo-arabeskçilerin arttığı dönemde arabesk dinleyenleri vatan haini ilan eden kişiler de çıkmadı değil ama 'insandır, hata eder' derdi Müslüm Gürses, biz de öyle diyelim.

Müslüm Gürses'i toplumun büyük bir kesimi sahiplendi. Tabi ki bu sahipleniş bir anda olmadı. Zamanla, medyanın arabeskçileri aşağılamarını sonlandırmalarıyla oldu. Arabesk dinlediğini söylemekten utanmaların son bulmasıyla oldu. Müslüm Gürses'in değişime ayak uydurmasıyla da oldu. Yüzbinlere ulaşmanın, onlara kendini sevdirmenin bir bedeli de vardı elbet. Bu bedeli de ödedi. Peki neydi o bedel?

Günümüzde sevilmek istiyorsan, yeni dinleyiciler edinmek istiyorsan yapman gereken bir takım şeyler vardır. Bunlardan birisi de reklamda oynamaktır. Halkın sevilen bir yüzünün reklamda boy göstermesi kadar doğal bir şey yoktur. Ama Müslüm Gürses'in en beğenilen parçalarından "İtirazım Var"ı bir reklam uğruna "İhtiyacım Var" oluyorsa, o şarkı ile isyan eden eski Müslümcüleri de ters köşeye yatırmış oluyorsun. Sisteme itirazı olan bir ses, birden sisteme ihtiyacı olan sese dönüşüyordu ve isyankar Müslümcü'lerden birazını burda kaybediyordu. Yine Müslüm Baba bir kola reklamında (ki bu kola da coca-cola) oynuyor ve savunmasını "Babalar da üşür ve bırrrr der" diyordu. 'Peki onca sene isyan ettiğin kişiler bu kişiler değil miydi' diyip bu sefer isyanını Müslüm'e eden Müslümcüler oldu. Yani Kral'dan daha Kralcı, Baba'dan daha Babacılar. Bedellerden birisi buydu. "Müslüm Baba'ya yakışmadı ama ne zaman bir şarkısına denk gelsem her şeyi unutuveriyorum" diyen Müslümcüler ise sineye çekmeyi seçerek Müslümcülüğe devam ediyordu.

Farklı kitlelere ulaşmak da gerek demiştik. Müslüm Gürses bunu Rock şarkılarını söyleyerek gerçekleştirdi. "Müslüm Baba yolundan saptı" diyenlere ise Müslüm Gürses "biz hala aynıyız" diyordu. Haklıydı da. Uslubun değişmesi içeriğin değiştiği anlamına gelmez. Ama bu yolda ona sırt dönenler, en azından küsenler oldu. Bob Dylan da elektronik gitarı eline aldığında eski hayranları ona "Hain" demişti. O ise sadece ince bi gülüş attı bunu diyenlere. Müslüm Gürses'in bu açılımını da ben bu olaya benzetiyorum. Müslüm Gürses'i bir konserinde beyaz takım elbisesiyle gördüğümde de fiziken Bob Dylan'a benzetmişliğim vardır. İkisinin bu açılımında bir hata ya da bir yanlışlık görmüyorum. İhtiyacım Var kısmında ise şüphelerim var.

İşte bahsettiğim bu iki kısımda Müslümü kendilerinde öldürenler oldu. "Müslüm benim için bitmiştir" deseler de radyoda denk geldiğinde kanalı değiştirebilecek gücü kendinde bulamazlar da bu kişiler. Diyorum ya, yapamıyorsun. Benim durumum ne küsenlere benziyor ne de sitem edenlere. Ufak hayal kırıklıklarının dışında geçmişte ne ise sonunda da oydu benim için. Müzikleri, sesi, duruşu ve kişiliği ile sevilendi o. Bu yüzden bu durumdaki Müslümcüler için Müslüm'ün bedeni gitmiş, şarkıları ve duruşu ise baki kalmıştır.

1978 yılında trafik kazası geçirdiğinde öldü sanılıp morga kaldırılmış ve daha sonra ölmediği anlaşılınca ameliyatla hayata yeniden bağlamışlardır. Çıktığında ise "Tanrı istemezse insan ölmezmiş" diyecekti. Bu sefer çıkamadı. Belki de bu sefer Tanrı bunu istedi.

Kiminin Müslümü erken öldü, kimininki geç, kimininki ise hala yaşıyor. Ama bir gerçek var ki Müslüm Gürses  öldü. Ve bir diğer gerçek var ki eski Müslümcüler yine Müslüm Gürses'in bir şarkısını seçip "hayatının şarkısı" olarak adlandırırken Neo-Arabeskçiler Müslüm'ün Orhan'ın Ferdi'nin ekmeğini fazlasıyla yiyecekler.

Bu yazının üstüne Müslüm şarkısı paylaşmayacağım. Arabeskin Kralı ölmüşse Kraliçesinin hala hayatta olduğunu size hatırlatmak için sıradaki şarkı Kamuran Akkor'dan gelsin.

Baba'ya selam, damara devam...


 

3 serzeniş:

Reha ULKU dedi ki...

Espri babında, metni yazanın Rahmi Yıldız olduğunu kabullenip, kendisine tebriklerimi sunuyorum: Arabesk konusunda, derdini bu denli açıkseçik koyan metne ilk kez rasladım.

Travis dedi ki...

Yaziyi tekrar okudum da, biraz kopukluklar olusmus. 3 gun once yazmaya baslayip sonra mesgaleden oturu ara verince yazinin kurgusunda haliyle biraz kopmalar olmus. fikir anlasilmissa , kelimelerin bozuklugunun onemi yok diyeyim de gecistireyim o halde

Toz dedi ki...

Çocukluk zamanlarımda abim hep dinlerdi ve başka müzik bilmiyor derecesindeydim.Arabesk her şarkıcıyı tanıyor ve her şarkısını biliyor vaziyetteydim.Lise'de rap ve rock furyasının en azılı zamanıydı.İnsanlar arabesk dinlememi yakıştıramıyorlar.Şimdi 30'una merdiven dayamış bu nesil lisedeki o rap söylerken kaydettiklerinden utanıyor.Gençlikti hevesti diyorlar.Onlar için uç noktalardı orası.Ama ben aynı çizgimdeyim.O genç yaşımda bile şuanki insanların olgunluğuna varabilmiş biriyim demek ki.Belki de arabesk batıdan almadığımız bir kültürdü bizdendi bu yüzden sıcak gelmişti.