Nis15

Black Mirror dizisinin 7.sezonunun ilk bölümü olan Common People (Sıradan İnsanlar) bölümünü, transhümanist düşünce bağlamında ele almak gerekiyor. Bölüm, insan zihnine dijital bir ortamın ortak edilmesi yoluyla, kişinin ömrünün uzamasını konu alırken, aynı zamanda bu sürecin sınıfsal eşitsizlikler ve dijital kapitalizmle olan etkileşimini de sorgulamakta."Benim bedenim, benim kararım" sözü, "benim zihnim,senin kararın"a nasıl dönüşüyor, izleyelim.


Bu bloga gelmişseniz Black Mirror dizisinin ne minvalde bir yapım olduğunu biliyor olmalısınız. O sebeple öncelikle transhümanizm kavramını basit ölçekte izah etmem daha iyi olacaktır.
Transhümanizm; insanın zihinsel, fizyolojik, psikolojik sınırlarını teknoloji yoluyla aşabileceğini savunan ütopik bir düşüncedir. Bunun için de yapay zeka entegreli beyin bilgisayarları (nam-ı diğer bill gates'in bize taktığı çipler), biyo-teknolojik organlar araç olarak kullanılıyor. Biyo-teknolojik kısmı ile siborg düşünceye benzer sanılsa da birbirlerinden farklı olgulardır. Siborg düşüncede, insan bedeninin daha çok biyolojik açıdan teknolojiyle dönüştürülmesi ve bu sebeple bir tekilcilik (singularity) oluşturulması düşünülürken; transhümanizm, insanın teknoloji sonrası geçirmesi gereken bireysel bir evrim noktası olduğu düşüncesidir. Belki de siborga giden yolun öncüsü de olabilir. 

Şimdi de Common People bölümünü ufaktan özetleyeyim. Baş rollerinde Mike (Chris O'Dowd) ve Amanda (Rashida Jones)'nın yer aldığı bu yapım, minimal bir prodüksiyon ile bizlere distopik bir gelecek tasavvurunda bulunuyor. Amanda, ameliyat edilemez bir beyin tümörü nedeniyle komaya girince, Kocası Mike, kendisine Rivermind adlı şirketten sunulan bir teklifi kabul ediyor. O teklif; karısının beynini buluta yükleyecek bir abonelik hizmeti. Ve bu sayede Amanda ameliyattan sağ çıkabiliyor ve aboneliğin avantajları(!) ile dolu yeni hayatına başlıyor. 

Transhümanist düşünce, insanın sınırlarını aşmasında teknolojiyi bir evrim aracı olarak görmekte diye iki paragraf yukarıda bahsetmiştim. Bunu da, bilinci bedenden ayırıp, zihni (dolayısıyla benliği) ölümsüzleştirerek yapar. (Bu düşüncenin en güzel işlenildiği filmlerden biri Johnny Depp'in baş rolünde oynadığı Transcendence'dir). Teorik olarak kulağa hoş geliyor. Ancak Common People bölümü, bize bunun gerçek kapitalist dünyada nasıl işleyeceğine dair sağlam bir tokat atıyor. 


Bu teknolojik sisteme ücretsiz olarak abone edilen Amanda, bir ilkokul öğretmeni. Kocası Mike ise düşük gelirli bir çalışan. Ancak hizmetin ücretsiz olması, Amanda'yı bir reklam panosuna dönüştürüyor. Tıpkı ücretsiz Youtube videosu izlemek, Spotify'da müzik dinlemek gibi. Gündelik konuşma esnasında, konuşulan konuya bağlı olarak, birden bire araya bir ürün reklamı sıkıştırıyor Amanda. Ve bunu yaparken hiçbir şeyin farkında bile olmuyor. Amanda'dan 'sütlü kahve' reklamı dinlemek için yanından geçerken ona 'kahve' demeniz yeterli. Reklam panosu olmak da kesmiyor, sistemde bilinciniz için ayrılan kısım, siz uykudayken başka işler için kullanılıyor. Bu da Amanda için daha fazla uykuda bekleme süresi anlamına geliyor.

Düşük pakette reklamlarla konuşan bir bilinç, orta pakette biraz daha özgürlük. Ama daha fazlası için elbette bir Rivermind Plus paketi mevcut. Bu paket ile reklamsız konuşabilir, belirttiğiniz konumdan uzaklara seyahat edebilir, doğum yapabilir, daha az uyku ile daha dinç dolaşabilirsiniz. Şimdilik...
Şimdilik diyorum, çünkü yeni ihtiyaçlar ve gelişmeler oluştukça paketin sonuna bir "plus" ibaresi daha eklenecek ve biraz daha fazla ödeme yapmanız istenecek. Bu durum, teknolojiyle bedenin ötesine geçmenin özgürleştirici değil, yeni bir ekonomik bağlılık unsuru olduğunu ortaya koyuyor. Teknolojik ölümsüzlük fikri, sınıfsal ayrımcılığın dijital uzantısı haline geliyor kısaca.

Abonelik modellerinin yaygınlaştığı, dijital hakların kullanıcı sözleşmeleriyle pazara çıkarıldığı bu çağda, Common People bölümü, transhümanist ütopyaların nasıl da distopik senaryolara dönüşebileceğini göstermesi açısından önemli. Bilincin dijitalleştirilmesi, teorik olarak insanı fiziksel kırılganlıklardan koruyabilir, ancak sonrasındaki süreç kapitalist düşünceyle ilişkilendirildiğinde insan zihni bile metalaşır. Tüm bunlara rağmen bilincini kurtarabilirsin elbette, ama aylık ücretini ödemeyi unutmaman şartıyla. 

( Son olarak da Common People isminin bana çağrıştırdığı şarkıyı da şuraya bırakayım. Pulp - Common People )

0 serzeniş: