Letonya'nın En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olan Flow, diyalogsuz ve minimalist anlatımı olan bir 3DCG animasyon filmi. Sessizliği ile sadece bir kedinin hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda mordern insanın unutmaya yüz tuttuğu değerleri anlatıyor. Kedi sahibi olanlar karakterin her reaksiyonunu tanıdık bulacaktır. Onu telaşa sürükleyen doğa olayında ise akla klişe olan şu söz gelecek: 'doğa, kendine ait olanı her zaman geri alır.'
(Yazıyı okurken fonda şunu çalabilirsiniz: David Orlowsky - Le Chat Noir )
Gints Zilbalodis'in yönettiği Flow filmi, yuvarlak ve anlamlı gözlere sahip bir kara kedinin şiddetli bir sel felaketinde hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Tek bir kelime bile konuşmayan, sadece olması gerektiği gibi miyavlayan bu karakterimiz tüm duygularını miyav tonlarında, mırıldanmalara ve tırmalamalara sığdırıyor. Ancak basit görünen bu hikaye, bize bazı sembolik anlatımlarda bulunuyor. Başlangıçta yalnız olan Kara Kedi, sel felaketi onun dünyasını altüst ettiğinde kendisini başka hayvanlarla dolu bir gemide buluyor. (Sel felaketi ve hayvanlardan oluşan bir gemi..hmm..) Gemide bulunanlar labrador cinsi bir köpek, bir kapibara, bir lemur ve bir de sekreter kuşu. Bu küçük grup, kendi sosyal ortamlarından bir şekilde ayrı düşmüş, yalnızlaştırılmış canlılardan oluşuyor. Ve hayatta kalmaya çalışırken gemideki bu yeni sosyal çevresine önce güvenmeyi, sonra da beraber yaşamayı, dayanışmayı öğreniyor. Çünkü buna muhtaç olduklarının farkındalar artık.
Flow, insanoğlunun doğayla olan ilişkisini bir metafor olarak işliyor. Sel felaketi, açık bir şekilde iklim krizine bir gönderme. Kedi heykelleri ile insan medeniyetine bağlama yapan yönetmen, insan medeniyetinin izlerini taşıyan şehirlerin sular altında kalması, doğanın insana karşı üstünlüğünü ve insanın bu dengeyi ne kadar kolay bozabileceğini gözler önüne seriyor. Ancak film, yalnızca bir uyarı değil, aynı zamanda bir umut mesajı da içeriyor. Doğa kendini yenileyebilir, buna biz sebep olmuş olalım ya da olmayalım, bu sürece uyum sağlayarak yeni bir denge kurabiliriz.
Covid süreci gibi pandemik bir bir olayı her ne kadar kapalı ve bireysel/minimal ortamlarda geçirmiş olsak da kurtuluşu ve arınmayı kolektif bir hareket ile bulduk. İşin özünde bireysellikten topluluğa geçiş yaparak. Herkes bireysellikten dert yakınıyordu, oysa gezegenimiz hiç olmadığı kadar toplumsal bir mesele etrafında tek vücut idi. Toplumsallaşma bu değil ise nedir?
Flow, çocuklarınızı oyalamak için açacağınız bir youtube videosu yerine bile açıp ailece izleyebileceğiniz, diyalogsuz anlatımıyla 'bazen bunlara gerek bile yokmuş' diyebileceğiniz anlatıda bir film. Sessizliği düşündürüyor, görselliği büyülüyor, mesajı ise etkiliyor. 2024'ün sevdiğim yapımları arasında kendilerini dahil ediyorum.
0 serzeniş:
Yorum Gönder