90lı yıllarda doğu illerinde yaşamanın farklı bir zorluğu olmuştur.Devletin projeler dışında somut bir adım atmaması,bu sebeple gelişimin olmaması büyük şehirlere göçün çare olarak görülmesinin başlıca nedenlerindendir bildiğiniz gibi.Eğer halk kendi işini kurabilecek kadar zengin değilse göç veya sınır ticareti arasında seçim yapmak zorunda kalmıştır.Pazar'da hikayemiz sınır ticaretini seçen bir adamın yaşadıkları.

Doğuştan satışa yatkın bir insandır Mihram.Kendi işinin patronu olmayı isteyen bir çok insan gibi fazlasıyla fikre sahiptir ama bu fikirleri hayata geçirmek için lazım olan araç onda yoktur:Para.Kazandığı para sadece yaşadığı günün,haftanın ihtiyaçlarını karşılar.Para Mihram'ın uzun vadeli düşünmesine hep engel olmuştur.Karaborsacılığın meslek olarak kasabalarda uyanıklıkla birlikte para kazandırdığı yıllar tabi.Mihram da bir o kadar uyanıktır.Küçük kasabada küçük şöhret.Kapitalist düzenin bizlere sunduğu lüks tüketim mallarını Mihram bizler için bulur.Gününün çoğunu karaborsa malların pazarlığını yapmakla geçiren bir insanın şu hayatta yırtmak için fırsatları es geçmemesi gerekiyor.Cep telefonların piyasaya yeni yeni yer edindiği bir dönemde sermaye eksikliği önünde engeldir Mihram'ın.Her şeyi bulan Mihram'dan kasaba doktoru ricada bulunur.Fakt para kazanmanın zorluğu ona merhameti,iyiliği biraz da insan olmayı unutturmuştur.Kararsızlıklar içinde kalmıştır.Bir yandan dini vecibelerini yerine getirmek ister ama içkiyi,kumarı bırakamaz,doğru yollardan para kazanmak ister ama sistem onu kötü olmaya zorlar,yardım etmek ister ama kendini de düşünmek zorundadır vesaire vesaire.Kafası hep karışır çünkü önünde duran cep telefonu dükkanı açma fırsatı,bunu başarmak için de lazım olan para ve diğer yandan zamanın aleyhine işlediği bir düzlemde sadece iyilik yapmış olmak.Sınır ticareti gerçeği ile başbaşa kalıyoruz filmin bundan sonrasıyla.Sahi nedir sınır ticareti?Sınır kasabalarının ortak kaderi midir veya yaşamını devam ettirmek adına insanların önündeki sayılı fırsatlardan biri mi? 90lı yıllarda kaçak yolla sınırın öte tarafından satılabilecek olan herşey ülkeye sokulmuştur.Ülkeye en çok da petrol ile çay sızdırılmıştır ki filmin bir sahnesinde karaborsa petrol satışını görüyoruz.Kaçak sınır ticareti ülke ekonomisine zarar vermiştir ama sorun buna zorunlu kılınmak.Önlerine sunulan yollar göç veya sınır ticaretini zorunlu kılıyorsa kaçakçılığı yadırgıyamazsınız.Bu nedenle Mihram'ın kararlarını yargılama yoluna gitmemek gerek çünkü sistem onu buna zorlamıştır.Eğer bu da tutmasa önündeki tek yol göç olucaktır.İyi veya kötü sistemin bir parçasıdır Mihram.


Yapım 45.Altın Portakal Film Festivalinde en iyi film dahil 4 ödül kazanmıştır.Yönetmenliğini Ben Hopkins'in yaptığı filmde Mihram karakterini Tayanç Ayaydın canlandırmıştır.Yardımcı oyuncu olarak da Mihram'ın amcası Fazıl rolünde Genco Erkal'ı izliyoruz.Diğer oyuncular genelde anlık performanslarla yapıma dahil oluyor.Filmde hafif bir Emir Kusturica havası mevcut.Hikayenin anlatımı,içinde barındırdığı kara mizah,ilk başlardaki hafif oryantalizm...Filmin müziklerine de sirayet eden bir güzelliği var.Rojin'in Mihram'ın koruyucu meleği rolüne bürünmesi ve söylediği türkü en az film kadar güzel.

Ayrıca İngiliz yönetmenin ülkemizin doğu illerinde yaşanan bir hikayeyi anlatım biçimi hayranlık uyandırıcı.Doğu ile ilgili anlatılan hikayelerin terör ve töre başlıklarıyla anlatıldığı ülkemizde esas sorunlardan biri olan kapitalist düzenin bireye etkisini belirli kalıplar dahilinde kalmayarak bize bizi anlatması çok etkileyici çünkü bunu başarabilmenin sadece doğu kültüründen etkilenmekle sınırlı olmadığı kanaatindeyim.Bir nevi bize bizi pazarlıyor bu filmle Ben Hopkins.Ülkemizde üretilen hammaddenin Azerbaycan'da işlenip Finlandiya'da telefon yapımında kullanılıp bize satılması gibi.

5 serzeniş:

gokceyolalan dedi ki...

Beğendim .

syn dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
syn dedi ki...

zaman ve mekan kavramı kusturicavari bir şekilde havada kalmış evet ancak bu soyut olma hali benim filme konsantre olmamı yer yer engelledi. özellikle para konusunda düşündüm durdum; ne kadar bu 50 milyon?, bir banknotla bir dükkan açılabiliyor mu, o ilaç ne kadar pahalı? vs.

ealturk dedi ki...

@ syn
filmin açılış sahnesinde tarihin hemen altına izleyicinin kafası karışmasın diye dönemin türk lirasının dolar bazında değerini açıklayıcı bilgi vardı.sanırım 1 milyon:10$ olması gerek.
zannımca bu bilgi paranın değerini tahmin etme açısından yardımcı oluyor.

syn dedi ki...

atlamış olacağım, teşekkür ederim