AFYON SAVAŞI

Festivalin ‘’sinemada insan hakları’’ bölümünde yer alan bu filmi dün izledim. Yönetmen Sıddıq Barmak’ın katılımıyla gösterilen film, ajite edilmeye çok müsait bir konuyu akıcı bir şekilde işliyor. Film öncesinde birden tam karşıma oturan yönetmen ile kısa sohbetim sırasında ‘’film savaş karşıtı ve amatör oyuncularla bu duygunun daha çok geçebileceğinie inanıyorum’’ temalı sözleri havada kalmıyor.

Bir afyon tarlasına düşen iki Amerikalı subayın başından geçen hikayeleri ve afyon tarlasının kenarında bir Rus tankının içinde yaşayan kalabalık bir aile ile iç içe geçen hikayeyi konu alıyor. İki subay var demiştim. Bunlardan biri beyaz, diğeri ise zenci. Beyaz olan komutan ve askerine sırtında taşıttırıyor kendisini. Bunun nedeni tabii ki hiyerarşi değil sadece. Kaza sırasında ayağı iş görmez hale geliyor. Etrafı keşif sırasında fark ettikleri afyon tarlası ise bu kazayı keyifli hale getiriyor onlar için. Kafaları çok güzel oluyor ve yaralarını unutuyorlar adeta.

Film, savaş karşıtı bir film demişti yönetmeni Sıddıq Barmak. Bu görüşünü sağlam söylemlerle göstermiş bize. Telsizleri ile bağlantı kurmak isteyen iki Amerikan subayının o esnada duydukları başka bir telsiz anonsu yönetmenin söylediklerini fazlasıyla güçlendiriyor. Ölmek üzere olan bir subay telsizle annesinin doğum gününü kutladığını ve onları çok sevdiğimi söyleyin diyor. Ama bu askeri kimse duymuyor. Duyanlar ise cevap veremiyor.

İnsan hakları bu dünya için en önemli şey. Bunun bilincinde olan ve cesurca ifade eden bir film, Afyon Savaşı. Filmin sonlarına doğru gelen helikoptere binmek istemeyen zenci askerin söylediği şey ise filmi özetliyor: ‘’burada daha mutlu olurum. ben ırak’a gitmek istemiyorum.’’ Yani insan öldürmek istemeyen ama buna zorunlu bırakılan askerler. Bir yan da ise hiçbir şeyden habersiz olan yerli halk. Suçsuz ve en çok tahribat onlarda oluyor. Bunu bilmek çok acı.


Filmin sonunda ise yönetmeni ile tanışıyor, ufak bir sohbet ve bir adet imzalı Afyon Savaşı biletim ile salondan rahat bir şekilde ayrılıyorum.
KONUK YAZAR: cem

3 serzeniş:

kard dedi ki...

1845li yıllar..
herkes afyonun sırrını çözmeye çalışıyor.(herkes = bilim adamları)
'sertürner' denen şahıs bu sırrı bulduğunu ve bu sırra morfin (afyon=morfin oluyor) ismini verdiğini duyuruyor.
eczanelerde, marketlerde! yerini alıyor bu morfin denen şey.
insanlar her ağrı sızıda bu morfine yöneliyorlar.
morfinin en çok tüketildiği yer neresi sizce?
ben cevap veriyim:
-amerikan ordusu ve benzeri bir çok ordu.
hepsi bu uyuşturucunun bağımlılığından habersiz kullanıyor.

yeni bi kitap okuyorum da afyon'u görünce bahsediyim dedim. :)

burdan şöyle bi sonuca da vardım:
görülen o ki, afyon savaşları ta en başında keşfi sırasında bile yaşanmış. zira bir çok bilim adamı bu afyon denen şeyin sırrını ortaya çıkarma çabası içine girmiş.

kard dedi ki...

ya morfin demişken...
bu morfin, yunan mitolojisindeki uyku tanrısı morpheus'tan türetilmiş.

ingilizcesi = morphium

Spicoli dedi ki...

2 günlük uykusuzluğu kırıp bu filmi görebilmeyi çok istiyordum ama malesef. Bu yazıdan sonra illa şzlemem lazım da nasıl görücez bakalım.