"Lots of music, lost of drugs, lost of sex... That's the rock'n roll..."
"Hayranlık ile dinlediğimiz grupların hayatı gerçekten de hayran duyulası mıdır?" veya "Karizmasına sahip olmayı isteyen binlerce kişinin bulunduğu, Nirvana'nın solisti Kurt Cobain neden intiharı seçti peki?" olmadı bir de "Bakma sen onların eğleniyor göründüklerine, içlerinde derin bir boşluğa sahipler." gibisinden soru ve yargılamalarla karşı karşıya kalan bir kavram şu Rock'n Roll denilen.
İşte biraz olsun bu yaşamın iç dünyasını bize gösteren bir film. Ablasının kendisine bıraktığı bir çanta dolusu müzik plaklarıyla hayatına farklı anlamlar katan ufak bir gencin, dergiye yazmak için bir grubun peşinden gidişinde karşılaşmış olduğu, yer yer tahmin etmediği bir yaşam tarzıyla karşılaştığı bir dünyadan bahsediyor diyebiliriz kısaca bu film. Filmde sevilen grup ve sanatçıların isimleri ya da müzikleri geçtikçe insan bir garip oluyor ( en azından müzik çantasından çıkan Bob Dylan plağı diyebilirm kendi açımdan). Çocugun hayatını değiştirecek daha kimler var peki bu çantada diyorsanız da; The Beach Boys, Led Zeppelin, The Rolling Stone, Cream, The Who, Simon & Garfunkel, Black Sabbath, Jon Anderson... Filme ara ara eşlik de ediyor bu isimler.
Filmde usta oyuncu Billy Crudup bir gitaristi canlandırırken, her ne kadar bunu kabul etmese de bir groupie olan Penny Lane'i ise güzel oyuncu Kate Hudson canlandırıyor. Yönetmenliğini ise sadece bu film ile oscar kazanan Cameron Crowe yapıyor. Filmin uçak sahnesinde gülümsediğinizi - gülümseyeceğinizi ve Elton John' un Tiny Dancer şarkısına büyük bir zevkle eşlik ettiğinizi - edeceğinizi buradan görüyor gibiyim:)
4 serzeniş:
"Uyuşturucu istiyorsan müziği takip et" sözü günümüzde de geçerli mi acaba?
kesinlikle geçerli :)) en sevdiğim filmlerden biridir. groupie kavramını ve rock'n'roll u harika bir şekilde anlatır.
yazını okuduktan sonra bir kere daha izlemek istedim :)
aynı etkiyi bende de yapıyor.. bi çok film hatta.. o yüzden yazdıklarımı pek okumam:p
Yorum Gönder