Trakya Birleşik Devleti önderliğinde tüm dünyanın Pers Devletine karşı açtığı savaşta yer alan en gelişmiş 7 robot hedeftedir (bu 7 robottan biri de türktür bu arada). Savaşın nedeni ise Pers Devletinin gizlice 'Kitle İmha Robotları' üretmekte olduğudur. Tüm ülke, robotların da katılımıyla diğer ülkelerce yakıp yıkılmış ve gelin görün ki hiçbir kitle imha robotuna rastlanılmamıştır (!). İçinde Türkiye'nin, Sultanahmet'in de geçtiği mangadan uyarlanan bu bilim kurgu anime serisi Pluto için şimdi asın bayrakları.. 


Naoki Urasawa tarafından 2003'te yayınlanmaya başlayan manga serisinin animesi geçtiğimiz hafta Netflix'te yayına girdi. Gelişmiş yapay zeka teknolojisiyle donatılmış insansı robotları barındıran bu seri size ilk olarak Blade Runner'ı da anımsatacaktır.  Özellikle 'cyborg' veya 'humanoid' gibi tanımlamaların yerine "insansı robot" tabirini kullanıyorum. Çünkü bu mangadaki robotlar, robotluğu bir insan gibi yaşıyor ve daha fazlasıyla yaşamaya da çalışıyor. Sosyal etkinlikler edinmek bir yana, aile kavramlarını oluşturmuş, evlat edindikleri savaş mağduru robot çocuklarla duygusal bir birliktelik oluşturabilmiş yapıdalar. İnsanlarla kafelerde buluşup kahveler içebiliyor, onların emrinde ya da amiri olarak da liyakat içerisinde görev alabiliyor. Sadece yalan söyleyemiyorlar. Taa ki iyice insanlaşana kadar.

Dünyanın en gelişmiş robotlarından biri olan ve kendisini Alp Dağlarının eteğinde doğaya hizmete adamış olan, tüm dünyaca sevilen devasa Mont Blanc'ın gizemli ölümünü, yine aynı gün Almanya'nın tanınmış robot politikacısının ölümü izleyince olayları araştırmak için Europol dedektifi Gesicht görevlendirilir. Bu iki cinayeti 2. bir robotun öldürülmesi takip edince Gesicht bu suikastlerin ortak noktasının çözer. Mont Blanc bu doğa hizmetine kendini adamadan önce Pers Devleti'ne açılan savaşta yer almış ve binlerce ölüme sebep olmuş bir robot. Ancak yalnız değildi. Kendisi gibi üstün zeka ve güç ile donatılmış 6 diğer üstün robot da bu savaşın bir ucunda bulunmuşlardı. Gizemi çözülmeye çalışılan ve yapımda Pluto adının verildiği bu gücün amacı Pers Devletinde yapılanların intikamını almak olduğu anlaşılıyor. 

Modern toplum eleştirisini robotlar ve insanlar üzerinden yapan bu yapımda iyi bir toplum bireyi olmak için atan bir kalbe ya da damarlarda akan kana ihtiyaç olup olunmadığını da sorguluyor. Ve bu bakış açısını robotların gözünden bize göstererek sunuyor. Bilim insanlarının gelecekte kaçınılmaz gördüğü olası insan vs robot savaşını anlatan yapımların genelinde insan tarafının gözüyle olaylara bakıyoruz. Ancak bu yapımda bize olaylara robotların gözünden ve hatta gelişmekte olan duygusal iç yapısından bakılması gerekliliğini de öneri olarak sunuyor bir bakıma. Ancak robotlara sunulacak olan duygu gelişimi ile onları daha da insanlaştırmanın çok da matah bir şey olmadığı düşüncesi de çıkıyor. Tarih boyunca çıkan savaşların, akan kanların müsebbibi robotlar değil, %100 insanlaştırılmış insanlar olduğu gerçeği var ortada. O zaman robotları insanlaştırma gayreti neden iyi bir sonuç çıkarsın ki düşüncesi oluşabilir. 

"Nefretten (iyi) bir şey çıkmaz, sadece daha fazla nefret (nothing comes from hatred, except more hatred)" sözü bu manganın mottosu konumunda. Ancak Netflix hep ingilizce hem de türkçe alt yazıda o kadar kötü bir iş çıkarmış ki bu sözü bizler sadece "nefretten hiçbir şey doğmaz"  altyazı çevirisiyle yetinmişler. Hem ingilizce hem de türkçe alt yazısı dizi boyunca felaket seviyesindeydi, ama bari bu mottoyu tam çevireydiniz.