Ciğerim Sigmund

(Ön adını kullanarak samimi bi hava yaratmaya çalıştım dikkatini çektiyse...)





Senin durum ne oralarda bilmiyorum ama umarım her şey yolundadır. Keşke burda olsan da şu bizim rüyalara bi el atsan. Millet çıldırmış... Rüyanız Hayrolsun diye bi program var, çaresizlikten orayı arıyolar.

İzninle sana geçen gece gördüğüm rüyayı anlatmak istiyorum. Pendor'da Spartacus'le jagermeister shotlıyoruz. Bu esnada kendisi bana evlenme teklifi ediyo. Daha ben cevap vermeden (hayır diyeceğimden değil de işte kız evi naz evidir sonuçta...) Vezüv Yanardağı'nda nikâhımız gerçekleşiyo. (Al işte sordun mu bana fikrimi? Oysaki ben hep kır düğünü hayal etmişimdir...) Sonra evimize geliyoruz. Bizim burdan, Avrupa Konutları'ndan 3+1 tutmuşuz, hem babamlara da yakın, mis... Derken, daha ilk günden misafir, kapı çalıyo... Açıyorum. Kim dersin? Evet, bildin. Eski aşkım: Dexter Holland... (Daha önce kendisini rüyamda bana papatya verirken görmüştüm.)

Tabi beni Spartacus'le görünce demediğini bırakmadı. Bi çirkinleşti ki sorma... Ne yüzsüzlüğüm kaldı, ne yalancılığım... Bak diyorum Dex, karından boşanmadan olmaz demiştim sana. 'Peki ya papatyalarım?' diyo... Vay arkadaş ne papatyaymış yaa... Çiçeğe böceğe tav olan kız mı kaldı bu devirde...

Ne diyosun Sigmundcum? Bilinçdışı süreçlerim normal mi işliyo sence? Bana biraz id'im aldı başını gidiyo gibi geldi. Çünkü saldırganlık dürtüm de her gün biraz daha artıyo gibi. Ona buna sataşmak istiyorum. Zaten çocukluğumda da Susam Sokağı'nı izlerken Büdü'yü değil de Edi'yi tutardım. Sylvester'ı Tweety'den daha çok sevdim. Hep bi gün o minik kuşun kedi tarafından afiyetle yenmesini bekledim. Hâlâ Powerpuffgirls izlerken Mocococo'nun kızları öldürüp, Townsville'i ele geçirme ihtimali bana keyif verir.

Neden Sigmundcum? Soruyorum, neden?

Konuyu değiştirip başka bi şikayetimden de söz etmek istiyorum. Geçenlerde Nişantaşı'nda yürürken bi mağazada senin adını gördüm. İsmini bi iç çamaşırı markasına vermişler. Üzüldüm... Her boku cinselliğe bağlarsan olacağı buydu ama...

Kaldı ki fikirlerine katılmadığım, 'Freud ve abartma sanatı' dediğim meseleler de yok değil. Kız çocuklarının fallik dönemde yaşadıklarını iddia ettiğin 'penis envy' kavramın... Kızlar cinsel kimlik kazanımı esnasında sıkıntı çekiyomuş da, erkekleri kıskanıyomuş da, vay arkadaş bizim niye penisimiz yokmuş da, aslında biz eksik yaratılmışız da...

(bkz."Yok artık Lebron James" )

Ciğerim kusura bakma da şimdi, resmen kıçından kompleks uydurmuşsun. Bu teoriyi geliştirirken kaç kadınla görüştün bakıyım? Örneklemin sağlam mıydı? Kaçından "Penisim olmadığı için erkek çocuklarını kıskanırdım." benzeri bi cümle duydun?

Ben bu sünnet olayını tam olarak idrak ettiğimde Tanrı'nın sevgili kulu olduğumu düşünmüştüm mesela. Erkek olmadığım için şanslı olduğumu, erkek çocuklarının, vücutlarında düzeltilmesi gereken bi anormallikle doğdukları için çok zavallı olduklarını geçirmiştim aklımdan.

Sence şu nasıl; penis kıskançlığı aslında sünnetçilerin yakalandığı bi tür meslek hastalığıdır. Bir diğer sünnetçinin kestiği penis sayısının çokluğunu kafaya takmak suretiyle gerçekleşir.

Bunu bi düşün sen... Bu genç arkadaşından da öğrenebileceğin bi şeyler vardır mutlaka. Akıl akıldan üstündür diye boşuna dememişler...

Lafı çok uzatmadan, mektubuma en iyi dileklerimle son veriyorum dostum.

Sakallarından öperim.

Aylin

http://aylinctkbs.blogspot.com/

0 serzeniş: