Son zamanlarda gerek filmlerle, gerekse dizilerle olsun, oldukça Japon kültürüne maruz kalıyoruz. Hoşumuza da gidiyor. Ancak hiçbiri bu filmin anlattığı ölçüde samimi, bu filmdeki kadar güncel ve bu filmin anlatımı kadar doğal değil. Daha önce Monster filmiyle sayfamıza konuk olan Japon yönetmen Kore-eda'nın 2008 yapımı Still Walking filmi, jenerasyonlar arası fikir ve kültür aktarımının aile ölçekli çatışmasını konu alıyor. Her ne kadar yönetmen bu filmin kişisel olduğunu söylese de Japon mutfağından Japon aile yapısına, yaşam düşüncesinden ölüm ritüellerine kadar birçok konuda bize bilgi sunuyor. Ve bunları güzel bir aile hikayesi ile anlatıyor.
Still Walking filmi, bir ailenin kaybettikleri en büyük oğullarının (Junpei) ölüm yıl dönümünde bir araya gelmesini konu alıyor ve bu buluşma vesilesiyle aile üyeleri arasındaki derin ve karmaşık duygusal bağları gözler önüne seriyor. Ailenin babası Kyohei ilerleyen yaşının el vermemesi üzerine çok sevdiği ve bu yüzden çevresinden de saygı beklediği mesleği olan doktorluğu bırakıyor. Hayalinde 2 erkek çocuğundan birinin doktor olup kendi muayenehanesini işletmeye devam etmesi var iken çocuklarının farklı yolda ilerlemesini içine sindirememiş. Bunun üstüne büyük erkek çocuğunu da kaybedince ortanca erkeğe (Ryota) olan hayal kırıklığı nefrete dönüşmüş. Birbirine küs bir baba-oğul izliyoruz. Ortanca oğluna küçükken aşıladığı doktor olma arzusunun büyüyünce kaybolması ve oğlunun sanata yönelmesi, baba Kyohei'de 'ölen yanlış oğlumdu, bu ölmeliydi' düşüncesinin oluşmasına bile sebep olmuş. Üstelik Ryota'nın çocuğu olan dul bir kadınla evlenmiş olmasını da kültürlerine aykırı olarak görüyor. Bu konuda anne Toshiko'nun "boşanmış biri, dul birinden iyidir. En azından kendi kararıyla ayrılmıştır" diyerek toplumun konu hakkındaki düşüncesini bize iletiyor. İlerleyen dakikalarda annenin bu sözle anlatmak istediğini, yarım ağızla da olsa dul gelin Yukari’den duyduğumuz şu sözle anlıyoruz. “Herkesin gizli gizli dinlediği bir şarkı vardır” sözüyle ölen eski eşinin ardından yarıkalmışlığını gün yüzüne çıkarıyor. Filmde anneden duyacağımız birçok söz, aslında yönetmenin kendi makro çevresindeki kültürel ve inançsal düşünceleri ifade ediyor. O yüzden annenin bu filmdeki konuşmalarına dikkat kesilmesi önem arz ediyor.
Büyük oğlu Junpei bir kaza sonucu boğulmakta olan bir çocuğu kurtarmaya çalışırken ölüyor. Ailesi, özellikle anne Toshiko, Junpei'nin ölümünden o kazada kurtardığı çocuk olan Yasuo'yu suçluyor. O dönemde çocuk iken biz onu yetişkin ve kendi ailesini ve işini kurmuş biri olarak görüyoruz. Anne Toshiko, her seneki anmaya o kazada oğlunun kurtardığı Yasuo'yu da davet ediyor. Ve her seferinde ona açıkça hoşnutsuzluk gösterse de bir sonraki sene tekrar gelmesi için davet ediyor. Ve gelmesini istiyor. Ortanca oğul Ryota, ailece sevilmeyen Yasuo'yu neden her sene ısrarla davet ettiğini annesine sorduğunda anne Toshiko " Nefret edeceğim biri olmazsa her şey benim için daha zor olur. O yüzden yılda bir kez onun da kendisini kötü hissetmesini istiyorum. O yüzden gelecek yıl da, bir sonraki yıl da onu davet edeceğim." diyor.
Rtoya, her ne kadar babasının mesleğini almasa da bazı Japon kültürü ve inanışlarını benimseyerek devam ettirdiğini filmin sonunda görüyoruz. Film için seçilen "Still Walking(Bitmeyen Yürüyüş)" ismi de bu kültürün devamını simgeliyor. İlerleyen yıllarda annesini kaybettiğini filmin sonunda öğreniyor ve annesine verdiği sözü bir türlü gerçekleştiremediğini "ona düşlediği araba gezisini yaptıramadım" demesinden anlıyoruz. Filmin son noktasında alınan son ders ise bu oluyor.
Sonuç olarak Still Walking filmi, aile içi ilişkiler, bireysel travmalar ve kültürel çatışmalar üzerine düşündüren bir film. Kore-eda'nın minimalist tarzı ve karakterlerine olan empatik yaklaşımı filmi sıradan bir aile draması olmaktan öteye taşıyor. Japon kültürüyle bezenmiş olsa da konusu itibariyle evrensel olan aile kavramını işlediği için bir Japon filmi olarak değil, evrensele ait bir film olarak görebiliriz.
0 serzeniş:
Yorum Gönder