muzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
muzik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 yasinda 3 basarili album cikarmis, 4.su ise yolda olan ingiliz folk-rock sanatcisini dinlerken bircok ismi animsayabilirsiniz; Joan Baez, Suzanne Vega ve hatta Bob Dylan. Gitar calmayi sarki ve soz yazari babasindan ogrenen Laura Marling'in hangi muzik turunde sanar yapacagini da babasi belirlemisti. Kucuk yaslarda Laura'nin onune Joan Baez, Joni Mitchell ve Bob Dylan gibi 1960larin folk muzik kasetlerini koyduktan sonra ona soyle demisti; 'Iste gercek muzik bu'. Turu bu kisiler sayesinde sevdiyse de kendisine asil ilham verenler Nona Nastasia ve Diane Cluck olmustu.Yasindan buyuk sarkilar yazana bu devirde pek rastlanmiyordu. Rastlamis olduk.


Laura Marling 7 Temmuz 2012 gunu Londra Royal Albert Hall'da sahne aldi. Son albumu ' A Creature I Don't Know' albununden sarkilarla baslayan konser, onceki 2 albumden sarkilarla devam etti. Oncelikle mekanin ve konser ortaminin fiziksel gorunumunden bahsedeyim.


Royal Albert Hall, Londra merkezde Hyde Park'in hemen yaninda bulunan, 1871'de Kralice I.Victoria zamaninda esi Prens Albert tarafindan yaptirilmis sahane bir sanat merkezi. Bircok farkli etkinlige evsahipligi yapsa da asil amaci muziksel etkinlikler icin olmasi. Bu dairesel mekanda sahne tam ortaya konulmustu. Ve sanatci platformunun 4 kosesine (kuzey-guney-dogu-bati seklinde mekana hakim olacak sekilde) mikrofonlar konmustu. Herbir sarkiyi sirayla farkli mikrofonlardan soyluyor, boylelikle de seyircinin bir kismina yuzu donuk iken digerlerini arkasina almis olmuyordu. Sirayla hepsine donerek, hepsini selamlayarak, herkese kendini gostererek sarkilarini soyluyordu.


Laura Marling tek parca siyah uzun elbisesi, sol bacak yirtmaci ve siyah Nike ayakkabisiyla rahat bir kiyafet giymisti. Kucagindan eksik etmedigi gitari her sarkidan sonra degisiyor, boyunun yetmedigi mikrofana parmaklarinin ucuna basarak uzaniyordu. Belki de kendi istegi bu yondeydi, bilemiyorum. Sarki soylerken daima yukari bakisina gerekce olmasi icindi belki de.


2 bolumden olusan konserin ilk yarisinda son albumunu seslendirdi. Sahneye gelir gelmez gitarini aldi ve The Muse'u soylemeye basladi. Cogu zaman gereksizlere yoktu. Anlatacagi vardi ve onu anlatip gidecek gibiydi. Sarki esnasinda tum salon sessizce onu dinliyor, zaten bildigi bu sese birkez daha hayranlik duyuyordu. Sarki bitiminden sonraki alkis kisminin ardindan olusan sessizlikte seyircilerden bireysel anlamda iltifat da aliyordu. "Sen bir efsanesin' diyen de vardi 'Cocuklarinin babasi olmak istiyorum' diyen de. Bazen bu seslenisler seyircilerin ikili diyaloglarina da donusuyor, Laura ve diger izleyicler de onlari seyrediyordu. Acik ve kuralsiz bir tiyatro oyunu gibi, beklenmedik keyiflere sebep oluyordu bu konusmalar. Konserden ote sanki parlamentoda debate yapiliyormus ama herkes bundan egleniyormus gibi bir goruntu vardi.


Sarki sirasi 'Night After Night' a geldiginde band sahneden inip yere oturdu ve sahnede Laura'yi yalniz birakti. Onun arkasinda calmak kadar , onun onunde oturup dinlemenin de buyuk keyif oldugunun farkindalardi. Bir sonraki sarkida tekrar eslik etmeye basladilar. Konserin ilk yarisi son bulacakti ki bekledigim ve favorim olan sarkisini soylemeye basladi; Sophia. Benim icin konser o an zirvesindeydi ve bunu All My Rage sarkisiyla hemen ardindan pekistirmis ve ilk yariya son vermisti.


Yarim saatlik aradan sonra yeniden sahnedeydi. Son albumunun tamamini soylemisti ilk bolumde. Ikinci bolumde ise eski albumlerinden ikiser ucer sarki soyledi. Ve bunun yaninda bir de surprizi vardi. Yeni cikacak olan 4. albumunden bir parca da okudu. Ikinci bolumun 3. sarkisindan sonra grubun uyeleri tekrar Laura'yi sahnede yalniz biraktilar. Ama bu sefer harbiden yalniz biraktilar, kulise gittiler. Yalniz soyledigi ilk sarki sonrasi seyirciyle dertlesip 'beni terkettiler' demesi uzerine bir seyircinin 'ama biz terketmeyecegiz' demesi Laura'dan daha fazla alkis almisti o an. Bir basina 3 sarki soyledikten sonra grubu tekrar geri geldi ve devam ettiler. Ve sona yaklasiliyordu. Bis yapmaktan nefret ettiginden bis isteyenler icin durumu soyle izah etti. ' Geriye 2 sarkimiz kaldi. Bis yapmayacagim, yapmami isteyenler varsa bunu son sarkim. Bis istemiyorsaniz son 2 sarkim olsun.'



Spotify kullananlar icin hazirda liste de burada.

3-19 Temmuz tarihleri arasinda gerceklesecek olan Istanbul Caz Festivalinin kuskusuz en cok beklenen ismi Morrissey. Peki bekleyenler bu ozlemine kavusacak mi?

Oncelikle konserin yapilacagi mekanin Cemil Topuzlu olmasi bu sayiyi azaltiyor. Maksimum 4000 kisinin izleyecegi bir konser olacak. Bu yuzden baya bir kisi zaten elenmis oldu. Ama dur, 'madem 4000 kisi olacak, kimlerin gelebilecegini de ben seceyim'e gitti IKSV. Bilet fiyatlari ve beilet satislarinda Lale'lere taninan oncelikle o 4bin kisinin arasina girmek isteyenlerin de bircogunu yine elemis oluyor. 67 gibi iyi bir bilet fiyatini 'Ogrenci bileti' adiyla sadece gostermelik tutmus. Almak isteyip de alabilenin sayisi bir hayli az cevremde. Kime gidiyor, nasil gidiyor. bizimkilerin beceremedigi nedir anlayamadim. 'Hadi bu seferlik ogrenciligimi unutayim' diyorsaniz da fiyatlar 375e kadar cikiyor.

'Topu topu 4000 kisilik bir mekan, bilet fiyatlarinin dusuk olmasi beklenemez' gibi bir savunmayi ise komik buluyorum. Sorunun ise tam bu oldugunu, mekanin Cemil Topuzlu olarak secilmesi oldugunu dusunuyorum. Gecmiste Cemil Topuzlu'da Bob Dylan'i dinlemistim. Tamam Bob Dylan sesini yitirmis, hoplayip ziplatmayi da vadetmiyor, oturup uslu uslu dinleyecek sarkilarina eslik edeceksin. Ama Morrissey oturmaktan fazlasi. Yine bu adam gomleginin dugmelerini acar, once bi sallar sonra da seyircilere dogru firlatirsa bunu tiyatroda sunulmus bir striptiz sovu olarak arkalardan izleyecek binlerce kisi olacak. Daha acik alanin oldugu, oturarak degil de ayakta durulacak floor katinin daha hakim oldugu bir mekan secilmeliydi diye dusunuyorum. Kisacasi bu Morrissey konseri bircok kisiyi sinirlendirecek ve yalnizca 4bin kisiyi sevindirecek.

'Olmadi gider Morrissey'i memleketinde dinlerim diyenleri de uyarayim. Morrissey'i kendi memleketinde dinlemeyi umit etme hatasina ben dustum siz dusmeyin. ( Ama gelin gorun ki bu sene buraya da geliyor, bu da benim sansim)


The Smiths Yeniden Biraraya Geliyor Mu ?

Bazi dergilerde dile getirilen 'The Smiths tekrar toplaniyor' haberine birinci agizdan yalanlama geldi. Grubun gitaristi Johnny Marr ' Mevcut hukumet istifasini aciklarsa, ben de grubu toparlarim. Yeterince adil bir anlasma' diyerek topu en azindan hukumetin kucagina birakmis.
J.Marr 2010 yilinda ise The Smiths'i sevdigini soyleyen ingiltere Basbakani David Cameron'a 'The Smiths gurubunu sevmeyi' yasaklamisti. Boyle de sakaci bir abimiz iste.

Reggea denince aklıma Bob Marley, Dyer Maker ve Alpha Blondy geliyordu. Taa ki onları tanıyana kadar.
Sattas grubunun solisti Orçun ile grup ve reggea muzik uzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.


-Öncelikle şunu sormak istiyorum. Sattas ismi nerden geliyor?

"Satta" Jamaika ingilizcesinde "rahatla" "takma" demek "satta man" kalıbı ile kullanırlar sonunda ki "s" ise çoğul eki burdan geliyor.

-Türkiye'de reggae müziğe olan ilgiyi yeterli buluyor musun? Gelecekte bu ilginin daha da artacagı ya da azalacagını düşünyor musun?

Reggea müziğe ve bize olan ilgi giderek artıyor. Umarız böyle devam eder.

- Geçen sene askerde oldugundan dolayi grup seni beklemek zorunda kaldı ve dönüşte hızlı bir giriş yaptınız tekrardan. Bu hep böyle devam edecek mi yoksa uzun süren aranın vermiş oldugu iştah mı bu?

Askerden döndükten sonra esasında daha az sayıda konser verdik. Unutmuşuz nasıl davranılması gerektiğini, sonrasında tekrar birşeyleri hatırladık ve konser sayımızda bizlerin performans ve çalışma durumlarına bağlı olarak arttı. Tabi bir de Burçin'le (menajer) tekrar çalışmaya başlamamız da çok iyi oldu.

-Peki askerdeyken hic şarkı sözü yazdın mı ya da bi fikir oluştu mu?

Askerdeyken evet söz ve şarkı yazdım. Hatta şu an üzerinde çalıştığımız albümede iki ya da 3 tanesi konacak sanırım. Ve daha bir dolu fikir oluşmuştu. Zaman çoktu ve düşünecek bol bol zamanı oluyor insanın.

-Askerden sonra askeriye ile alakali fikirlerinde degisme ya da kararlasma oldu mu?

Askeriye ile ilgili düşüncelerim öncesi ve sonrası aynı; silahın olduğu yerde, savunmanın olduğu yere ne gerek var ne gerek var askerliğe, savaşa. Keşke hiç olmasa ama, keşke...

-Askerde sizi hic tanıyan ya da bir hayranınız ile karşılaştınız mı?

Bizleri izlemiş bir iki kardeşim vardı konuştuk. Hayran demiyelim de müziğimizi sevmişler ya da en azından bana öyle söylediler :))

-Albüm çalışmaları nasıl gidiyor ve ne zaman piyasada olması bekleniyor?

En zor kısmını bitirdik albümün; kayıtlar. Simdi makyaj kısımları devam ediyor (ben oyle diyorum açıkçası). Tabi makyajdan yanlış anlaşılmasın nefesli kayıtları düzeltmeler falan gibi işlerimiz kaldı. Eğer bir aksilik olmazsa bahar sonu yaz başı çıkar diye düşünüyoruz bakalım.

-Belli bir hedef kitleniz vardır elbet? Kime hitap ediyor yahut kimlere etmek istiyorsunuz?

Olayı hiç pazarlama yada benzeri hikayelerde düşünmedik. Mutlaka düşünmeye çalışacak birileri olacaktır etrafta. Elimizden geldiğince herkesin dinlediği birşeyler yapmak istiyoruz. Reggae kolay bir müziktir yapısal olarak,basittir. iki dörtlüdür ritim bazında. Mutlaka ve mutlaka hafif bir sallandırır insanı. Konserlerde 16,17 ile 60 ını devirmiş yada sonlarında bir dolu insanın dans ettiğini gördük. Özellikle halk konserleri nefis geçmişti bu bağlamda. Bizden nefret eden ya da gerçekten çok sevenler en sevdiğimiz müzik dinleyicisi, yani ya siyah yada beyaz olanlar....

-Şarkı sözleri sadece sözlerden mi ibaret olmalı yoksa onlara politik anlamlar da yüklenmeli mi?

ikisi de. Bu senin neyi nasıl yaptığına bağlı. Reggae mesaj kaygılı bir müzik ama kör göze de parmak basmamak lazım. Yeni yeni öğreniyoruz hala, bu ülkede de yurtdışında da mesaj kaygılı müzik yapan çok çok dev insanlar var saygı ile izliyoruz veya sindiriyoruz. Hayatın kendisi bütün duyguları barındırıyor, etki yaratıyor tepkisiz kalamayız mutlaka bir cevabımız olmalı ve genelde oluyor.

-Bazı şarkılarınızdan dolayı sizi faşist ya da anarşist diye adlandıran oldu mu?

Anarşisti daha çok duyduk bir iki defa da "mustafa" şarkısı yüzünden faşist diyen oldu. Her zaman söylüyoruz bizler herhangi bir "izm" e hizmet etmiyor ve inanmıyoruz. Mustafa bir tepki şarkısıydı hatta önyargı ile yazılmıştı ve bir filme idi o kadar. Şarkı "kemalist reggae " oldu ki alakamız yoktur. Bizler sadece humanist olabiliriz başka bir şey değil. Fakat anarşist olarak adlandırılmamız çok daha fazladır. Diğer şarkılarda ya da genelinde daha çok baş kaldırma vardır (elimizden geldiği kadar).

Ayrıca sanatta anarşizm güzledir bazen...

-Türkiye de reggae denilince akla ilk siz geliyorsunuz başkaları yokmu bu müzikle uğraşan?

Bizlerden önce uğraşan da vardı tabi. Medyanın ve tabi ki çok fazla konser vermemizin sayesinde biz gözükür olduk; mesela Ras Memo var ve çok önemli şahsiyettir kendisi. Osman Ozman ki kendisi artık Kanada'da yaşıyor, Mahi Abi, Enzo İkah, Iya Waves, Neşeli Milis, Seroman King, Selekta Genjah, Naranjaman, Kadijah Whomanity, SelktaFiruzaga, SelektaUfuk ve Come Again çok önemlidir ve aklıma ilk gelenler. Unuttuklarım da var daha, bir dolu güzel insan..

-Yakınlarda konser ?

6 ocak ta Nayah,26 Ocak'ta İstanbul

Lİve ve 04 Şubat Babylon

Grubu Facebook sayfasindan takip edebilirsiniz. Sattas / Facebook