Sıcakların adam erittiği bir zamanda memleketimde, Ordu'daydım. Bilgisayarıma ilk tatilde izlenmek üzere atmış olduğum Star Wars serisinin HD versiyonları ile her gün kendime 2 film ziyafet verdim buz gibi ve ekşi manda ayranı eşliğinde.

Star Wars, yahut Türkçe seslendirmeyi açarsak Yıldız Savaşları, sinema tarihinin en büyük yapımlarından biri. Sadece harcanan para, verilen emek, orijinallik, Oscar performansı gibi girdilerden bakmıyorum olaya, filmin takım tutar gibi aşığı olmuş fanları var. Çok az filme nasip olmuş bir hayata nüfuz etmişliği var. Şimdi bir klavyeyle koskoca bir evreni fethetmeye çıkmış bir Jedi gibi oldum, farkındayım. Yine de Star Wars fanatikleri kızmasınlar, ilk defa izleyen bir başlangıç seviyesi fanatiğin gözünden baktıklarını farzetsinler olaya.

İlk izlediğim filmde, yani dördüncü bölümde bir kenarından ısırdığım gofretin ne kadar büyük olduğunu anladım. Mark Hamill ve benim asıl oğlan zannettiğim Harrison Ford efsanevi oyunculuklarıyla beni filme tutundurdu. Birçok filmde yaşanan direnç noktasına ulaşana kadar filmden sıkılma durumu bu fantezi şaheserinde yoktu. Yine de Mark Hamill yerine eli yüzü düzgün, şöyle çıktığında "Vay arkadaş, karizmaya bak" dedirtecek birini bulsalar daha iyiydi. Benim bile ondan daha çok giderim var Jedi sövalyesi olacak kudret asil kanımda mevcut olsa. Bir umut aşıladı içime film. Belliydi güzel şeylerin olacağı. Kocaman gezegenimsi şeyi hayta bir oğlanın patlatması iş var dedirtti bu oğlanda. "Force is strong with him"


Kim Jedi şövalyesi olmak istemez ki! İkinci izlediğim olan beşinci bölüm bu konuda ışın kılıcıyla ortalıkta garip hareketler yapan adamlara biraz da olsa empati yapmama kolaylık sağladı. Darth Vader karizması ile ilk o zamanlarda yüzleştim. Ulan iyilere neden rebellion diyolar falan diye kendi kendime sorular sorarken senaristlerin rating tuzağına zevkle düştüğümün farkındaydım. C3po ve R2D2 ile bir çocuk sever gibi kurduğum ikili köprüler de mirgün cabası.

Herkesin birbirini tanıması ve daha önceden dönmüş bazı diyalogların devamı niteliğinde duran konuşmalar ve hatta Chewbacca'nın beni uyuz eden çığırışları beni dolandırıldığını hisseden bir adam gibi işkillendirdi. Biraz daha yavaş izledim 6. bölümü. Türk filmi gibi mutlu sonla da bitse çirkin Yoda'nın ölümüne ve Darth Vader'ın sonuna üzüldüm. Ben biliyordum ulan o adamın iyilere özgü karizmatik bir nefes taşıdığını!

Phantom Menace biraz sıktı beni fanatiklerinden özür mözür dilemeyerek. Natalie Portman ile seviyeli seviyesiz ilişkiler geçirmiş, her gördüğüm yerde heyecanlanır olan birisi olmama rağmen bu bölüm sanki golden önceki sıkıcı paslaşmalarmış gibi geldi bana. Star Wars eleştirilerinde sıklıkla kullanılan "safi gürültü", "boş beleş bir beyin fırtınası" öbeklerinin bu filmden başlayarak izleyenler arasından çıkmış olabileceğini düşündüm. Baştaki üç filmin karizmasına gölge düşürdü gözümde. Yine de en karizmatik Jedi olan Liam Neeson şu sözüyle günü kurtarmış boşa 2 saat harcamamış olduğumu düşündürtmüştür: "Your focus will determine your reailty... Meditade on this." Erkenden gidişin yüzünde Kenobi çok yüklendi be oğlana "güc"ün en karizmatik hali!


Dördüncü bölümde Anakin'in bebe versiyonunu gördükten sonra insan sonrasında neyle karşılaşacağını aşağı yukarı tahmin ediyor zaten. Kendinden onca yaş büyük kadına aşık olan "Ani" akla geldiğinde Kenobi dururken neden buna baktı diyor insan. Ama Yoda inanılmaz haklı bağlanmanın bir zayıflık olduğu noktasında. Padmé bir bela açacak başa ama hadi hayırlısı dedim, Yoda'nın dövüştüğü gibi harika düşündüğü varsayımı ile. Jar Jar'ı ilk filmde de beğenmemiştim, ikinci filmde de gördüğümde o ciddiyeti aldı filmden. Salak türleri istemiyoruz galaksimizde. Artık ikibinli yıllara gelinmiş olmanın yaratmış olması gereken teknolojik farklılıkların bunun ilk filmden iki önceki film olması gerektiği durumu ile nötrlenmesi sonucu beğenilmiş bir senaryonun devamını izlemekten başka zevk alamadım açıkçası. Geçen her saniye Anakin'e daha fazla uyuz olmaya başladım üstelik. Léon'da başlayan aşkıma bir çentik atıp evlendi bir de bu ergen tripleri atan oğlancık. Yemin ederim döner ışınlarıyla dalasım geldi o an. Anasını bulmaya giderken kırdığı cevizlerin bir çuval olmasından da anladım ki bu çocuk bir arıza çıkartacak. Nitekim Count Dooku, elleri dert görmesin, verdi bir ufak ders.

Son filmde kötü bir şey olmadan önce babannelerin bacaklarına vurarak "onu yapma kızım" demeleri edasıyla gördük bir sürü şeyi. Demek neymiş, Yoda'ya güvenecekmişsin. Koskoca Jedi şövalyeleri nasıl harcandı bir bir, üzüntüyle şahit olduk. Şimdi zikretmek istemediğim kadar gram için herkesi satarsan keser de hesap da döner sana girermiş. Yine de ışık hızında giden Falconların olduğu bir devirde sezeryanle doğum yaptırılmayan Padmé filmdeki mantık hatasıdır. İlk defa izleyecekler yanlarına bol miktarda ipek mendil alsınlar zira gözünüze bir şeyler kaçabilir. Sen mahallenin adam olacak çocuğuydun be Anakin. Sen ustana nasıl yapabildin oğlum bunu. Siktir git siyah tabutlarda yaşa. Palpatine adlı şerefisizi de rol yaptığını bile bile öldürülmek istenen sinema karakterlerine ekliyorum.

Bir de geniş bakarsak müzikleri harika olan bir başyapıt serisiydi. Filmi izlerken ve izlemekten zevk alırken müziğin çok iyi olduğunu farkedebilmek ona bir ayrı parantez açmayı gerektirdi. Bir çağdır Star Wars. Sinema tarihinde böylesine büyük çığırlar açmış çok fazla film yok. Anlatılan hikaye bambaşka bir galakside bambaşka bir gezegende bambaşka bir hayatın olma ihtimaline götürüyor sizi. İyilerle kötülerin ying yangı ortaya koyarak döne döne savaştıkları dünyada buluyorsunuz kendinizi. Etrafınızdaki insanların manyak mıdır nedir diye bağıran bakışlarına aldırmadan ışın kılıcınızı sallamayı mantıklı gösteriyor size. İki güneşe bakarak ne düşündüğü belli olmayan insanların değişik bölümlerdeki halleri bize kendi dünyamızla ilgili zaman boyutundan da bakabilecek bir erdem aşılıyor. Son raddede teşekkürler George Lucas. Hayatımıza büyük renk kattın.



11 serzeniş:

lifegoeson dedi ki...

Kesinlikle benimde kendime ev ödülü verdiğim günlerde star wars izlenir...

Prometheus dedi ki...

it's not the north or the south side, no it's not.
it's the dark side!!!

bloğumda star warsla ilgili biçok yazı var, ilgilenirseniz onlardan birisi;

http://prometheus-josefk.blogspot.com/2010/07/olmad-lord-vader.html

lifegoeson dedi ki...

prometheus mutlaka incelerim bende hic fena star wars fan'ı degilimdir yani :)

denizero dedi ki...

___o zaman bir Dart Vader sözü yazmak istiyorum buraya izninizlen:
"Don't be too proud of this technological terror you've constructed."...... :)___

Prometheus dedi ki...

lifegoeson; bloğumda başka başka star wars yazıları da mevcut, her zaman beklerim. ayrıca hakkaten star wars fanı bir kız oldukça ilginç ama güzel oldu benim için:)

Sleepandbeer dedi ki...

Özlüyoruz Darth Vader reis

Prometheus dedi ki...

cCc darth vader reyis cCc
bunu da yazdırdınız ya bana ne diyeyim:P

Alchemist dedi ki...

padme doğum yaparken yine o meşhur kaş hareketini kullanan natali o ifadesi olmasa beni lezbiyenliğe itecek bir yüze sahip. bunuda belirtmek istedim nedense.

Prometheus dedi ki...

natalie ablamızın o duru güzelliği dillere destan da alnı biraz genişce sanki:)

Alchemist dedi ki...

her türlü gideri var;) soyadı skywalker olan bir adamı götürüyor hatun. karizması yeter:))

Prometheus dedi ki...

@ Alchemist
kimin kimi götürdüğü belli olmaz, Anakin de prenses götürüyo:P