8. !f İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali 12-22 Şubat tarihlerinde sizi bekliyor! Oscar adayı filmler arasında bulunan Slumdog Millioner ve The Wrestler’ı da ilk defa Türkiye perdelerinde görmüş olacaz bu sayede. İstanbul Film Festivaline nazaran biraz pahalı olduğu için öğrenciler tarafından pek rağbet görmüyor IF. Bunun yanına bir de gece seanslarını arttırıp beğenisi fazla olan filmlerin gündüz seanslarına da verilmediğinden bi hayli zorlayacak biz öğrencileri. Ama ben yetişkinim yada IBB vermese de benim bi yerlerden bursum var diyorsanız, buyurun güzel filmler de var festivalde.

Bu sene festivalde ABD yapımı filmler ağırlık göstermekte. Hit Filmler kısmında, daha önce katıldığı festivallerden bolca ödüllerle dönen Slumdog Millioner ve The Wrestler, bu senenin oscarına da adaylar. Slumdog “en iyi film” dalında, The Wrestler filminden Mickey Rourke ise “en iyi erkek oyuncu” dalında aday. Ki her 2 film de tarafımca tavsiye olunur. Bunun yanında Das Parfüm filminin yönetmeni Tom Tywker’in yönettiği ve sevilen oyuncumuz Clive Owen’ın oynadığı, bazı bölümleri istanbulda geçen filmi The International* da vakti olanlar için izlenebilecek bir film. Bu üç filmi festival mutakibinde sinemalarda tekrar izleme şansımız olacak. Bu yüzden Türkiye’de vizyona girmesi muhtemel olmayan filmlere yönelmeli. Bu noktada da sizlere tavsiyem Man on Wire belgeseli olacak. 1974’te ikiz kuleler ( hani şu yıkılanlar) arasına tel çekerek üzerinde 1 saatlik yürüyüş gerçekleştiren Fransız Philippe Petit in hikayesini anlatıyor. Henüz Türkiye'de vizyona girip girmeyeceği belli olmayan başrolünde Philip Seymour'un oynadığı Synecdoche, New York filmi de diğer vizyon filmlerinin yanında tercih edilebilecekler arasında. Bunun yanında 12 yıl sonra tekrar aynı perdede buluşan Titanic filminin aşıkları Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet ikilisinin filmi Revolutionary Road’ da tercih edebilinecek güzel filmlerden. Tabi ki bu film de ülkemizde gösterime girecek, tarihi 27 şubat.

Bu arada Kuzey Işıkları kısmında son 2 senenin Kuzey filmleri gösterilecek. Buradan da sizlere The Man Who Loved Yngve ve Back Soon filmlerini önerebilirim. Her 2 filmin de Emek sinemasında gündüz seansı mevcut. Hem filmi, hem de emek sinemasında festival heyecanını tatma şansı kaçırılmamalıdır kanımca.

Festivalin beni en çok cezbeden bölümü Fantastik filmler kısmında 3 filmi tavsiye edebilirim. The Good-The Bad-The Weird, Franklyn ve Sauna... Franklyn filminin gündüz seansı bulunmasa da diğer ikisinin mevcut. The Good-The Bad-The Weird size başka bir filmi anımsatabilir ama işte sondaki gariplik bu filmin ayırt edicisi. Ve de Güney Kore yapımı oluşu tabiki...

Gökkuşağı kısmı da isminden anlaşılacağı üzere eşcinselleri konu eden filmlerin bölümü. Malum, bu aralar revaçta. Burdan tek dikkatimi çeken The Living End, o da karakterin üzerinde taşıdığı Morrissey t-shirtünden olsa gerek:)

Ek olararak If Kült kısmından O Lucky Man!, Senden Başla kısmından Lynch: Behind the Curtain, korku filmleri kısmı Nöbetçi Sinemadan da Tokyo Gore Police filmleri listenize eklenebilir.

(*Bu sene festivalde ilk defa filmi gösterilecek olan blog takipçilerimizden "freckled_fish"i de The International filminin İstanbullu kısımlarında figuran olarak izleyebileceğiz. Festivalin belki de en büyük sürprizi bu olacak, sakın kaçırmayın:)

Festival hakkında daha fazla bilgi ve biletler için ; http://2009.ifistanbul.com/

0 serzeniş: